Sınıflarda “BİZ” Bilinci Yaratmak

Sınıflarda “BİZ” Bilinci Yaratmak

Günümüze kadar süre gelen hatta günümüzde de devam eden sınıf anlayışımıza göre, sınıflarda yönetsel ve hiyerarşik bir sistemin olması gerekliliğine inandık. Bu sistemin en tepesine de öğretmeni koyduk.

Bu sistem içinde öğretmene yüklediğimiz görev ise disiplini sağlamaktı. Sağlanan bu disiplin sayesinde öğretmen çeşitli komutlar verebilecek ve öğrenciler bu komutlar sayesinde sınıfta olmanın asıl amacına, yani terbiyeye ve bilgiye sahip olup evlerine gidebilecekti. Bunların hepsi sınıftaki disiplin sayesinde olurdu. Eğer öğretmen en temel görevini yerine getiremezse sınıfın herhangi bir amacı olmayacaktı.

Disiplin bizim için sınıflarda öğrenci ve öğretmen arasına bir duvar örme ve bu duvarın üstüne öğretmeni koymaktı. Bu anlayış öğretmen algısına göre “Sen (öğrenciler)” ve “Ben (öğretmen)” anlayışıydı.

Aradaki sağlam duvar, bir tek bu anlayışın kuvvetli bir şekilde oluşturmasına bağlıydı. İyi öğretmen dediğin böyle olurdu…

Fakat beklenildiği gibi olmadı…

(Yeni yayınlanan OECD raporuna göre 34 ülke arasından Türkiye, eğitim alanında 34. yani son sırada yer aldı.)

Peki, İhtiyacımız Olan Neydi?

Cüceloğlu (2001)’e göre sen-ben bilinci içerisinde kurulan ilişkilerin temelinde “Kim daha güçlü?”, “Kim kimden korkmalı?”  anlayışı yatar.

Bu bilince sahip bir öğretmen kendini güçlü gösterebilmek için öğrencilerden farklı olduğunu, arada daimi bir duvarın varlığını onlara sürekli hatırlatır. Bu duvar öğrencileri alt, öğretmeni ise üst konuma çıkarır. Yani sınıfta disiplin için yaratılan bir korku kültürü oluşur.

Sınıflarda ben ve sen anlayışıyla oluşan yönetsel yapılanma ve korku kültürünün yarattığı olumsuz iklim, öğrenmeyi kısıtlayan en önemli etkendir. Çünkü öğrenme, öğrencinin duygusal açıdan güven duyduğu bir ortamda gerçekleşir.

Öğrenme yoldaşlığı bloğumuzda paylaşılan “Etkili Öğrenme için Duygusal Güvenlik” * başlıklı yazıda Karlı (2013)’nın da belirttiği gibi, çocukların kendilerini değerli hissetmedikleri, duygusal olarak kabul edilip onay görmedikleri bir ortamda öğrenme etkili bir şekilde gerçekleşmeyecek ve öğrenciler kendilerini sınıflara ait hissetmeyeceklerdir.  Ayrıca birçok araştırma, sınıflarda sözel yakınlık yoluyla biz bilinci yaratan öğretmenlerin öğrenmeyi olumlu yönde etkilediği de göstermiştir.

Biz Bilinci İçin Nasıl Bir Öğretmen?

“Sen ve Ben bilincini benimseyen öğretmen, öğrencilere kalın çerçeveli gözlüklerle “Siz” olarak bakarken, Biz bilincine sahip öğretmenler sınıftaki herkese “Biz” bilincinin getirdiği şeffaf gözlüklerle bakar.”

Kendimizden Hatırlayalım:

Şimdi sizlerden hayatınıza giren eğitimcileri düşünmenizi istiyorum. Bir an oturun ve yaşamınıza okul yıllarında ve daha sonrasında girmiş eğitimcileri hatırlayın. Sizi en çok etkileyen ve düşündüğünüzde yüzünüzde bir tebessüm oluşmasını sağlayan kişiyi belirleyin. Bu kişinin özellikleri eminim ki hepimiz için paralellik gösterecektir: Bize en yakın olan, bizi önemseyen, bize değer veren, arada bir duvar olmadan iletişime geçebildiğimiz, kısacası “bizim gibi” olan, “bize” benzeyen…

Sizlerle sınıfında biz bilinci yarattığına inandığım bir ilkokul öğretmenin sınıfında yarattığı bu bilinci tanımlamasını paylaşmak istiyorum…

“Her biri benimle sizli konuşup bir bakışımla her ne yapıyorlarsa durup dinleseler de, sesimin rengi biraz değiştiğinde çekinseler de, o anların bitiminde, ders bitimlerinde; yanıma çağırdığım çocuk önce elimi tutuyor ya da saçımla oynuyorsa, hiçbir şey konuşmadan sadece ona baktığımda yüzünde bir gülücük oluyorsa, her tenefüste anlatacak bir şeyi oluyorsa, yoksa da bahçeye gidelim diyorsa, her öğle tenefüsünde nöbetiniz var mı yok mu yoksa oyun oynayalım diye yanıma geliyorsa… Galiba ben onların en iyi arkadaşlarından biriyim:) Onlar da benim:) Ve galiba önemli olan da bu… En azından benim için… Ve 7 yaşında bir çocuğun ileride düşünüp hatırlayacağı şey de bu ayrıntılar olacak çünkü… Ve böyle olduğu zaman size değer verip sizi önemsiyorlar, sizi kırmak veya üzmek istedikleri son şey oluyor. Çünkü onların en iyi arkadaşı oluyorsunuz. Tabi böyle olduğunda hepimiz sevgi dolu, etkili ve verimli bir öğrenme ortamı yaşamış oluyoruz… Hepimiz Biz oluyor ve öğrenme yolunda adımları birlikte atıyoruz.”

Bu değerli paylaşım aslında biz bilincine sahip bir öğretmeni ve onun etkisiyle oluşan sınıf iklimini bizlere özetliyor gibi…

Biz Bilincine Sahip Sınıflar…

Biz bilincine sahip sınıfların, kendi gözlemimce aşağıdaki şekilde belirgin özelliklerinin olduğunu düşünüyorum:

   Biz bilincine sahip sınıflarda saygının getirdiği bir disiplin vardır. Sen ve Ben bilincinde ise bu disiplin korku iklimiyle oluşturulur.

   Belirli bir hiyerarşik yapı mevcut değildir.

   Öğrenciler öğretmenlerini kendilerinden biri olarak görürler.

   Öğretmen de dâhil sınıftaki herkes öğrenmenin heyecanını yaşar.

   Öğrenciler sınıfta her türlü duygu ve düşüncelerini paylaşabilirler.

   Eleştiriden çok geribildirim vardır.

   Öğrenciler ve öğretmenler kendi bireysel problemlerini sınıfla paylaşır birlikte çözüm arayabilirler.

   Öğrenciler ve öğretmenler üzerlerine düşen görevlerin sorumluluğunu almaya çalışırlar. Alamadıkları zaman rahatlıkla birbirlerinden yardım isteyebilirler.

Yukarıda bahsedilen öğrenme ortamlarının, yani sınıf içinde herkesin eşit olduğu, mutlu bir öğrenme iklimi, ancak ve ancak sen ben anlayışının oluşturduğu duvarların “BİZ” bilinciyle yıkılmasıyla gerçekleşir. Bu bilince sahip sınıflar artıkça da ülkemizin sonlardaki yeri yukarılara doğru ilerleyecektir.


Yazar

Akademik Koordinatör & Eğitmen

Bir yanıt yazın