1- Yalnız değilsiniz. Yaşanan çatışmaların, zorlukların ve stresin yaşamın bir parçası olduğunu hatırlamaya ihtiyaç var. Hissettiğiniz duygusal iniş çıkışların normal olduğunu unutmayın.
2- Güçlü yanlarınızı hatırlayın. Baş etme yöntemlerinizi, aile içindeki güçlü dinamiklerinizi ve duygusal kaynaklarınızı masaya serin. Aile bireyleri olarak güçlü yanlarınızı, problem çözme stratejilerinizi listeleyebilirsiniz. Bunu yaparken kuracağınız iletişim bile bireyler arası bağı kuvvetlendirecektir. Unutmayın bu süreçte sadece çocuklar değil sizler de güçlü yanlarınızı hatırlamaya ihtiyaç duyuyorsunuz.
3- Listeyi hayata geçirin. Listelediğiniz güçlü yanlarınızı gündelik hayatınızdan örneklerle somutlaştırabilirsiniz. En son yaşadığım kötü olayda beni ayağa kaldıran ne oldu? Bu olay sonucunda neler öğrendim? vb. sorularla listelediğiniz özelliklerinizin yaşamda karşılıklarını analiz edebilirsiniz.
4- Duygulara yer açın. Öfke, üzüntü, mutluluk, hüzün, neşe gibi her duygunuzu kabul etmeye çalışın. Zaman zaman aynı anda farklı duygular hissediyor olmanız ve bu duygularla başa çıkmakta zorlanmanız doğal. Duyguların sizi kendiliğinden terk etmesine izin verin ve onlarla savaşmayın. Aile içi iletişiminizde duygu ifadelerinize sık sık yer verin.
5- Rutinleri Oluşturun. Geçirdiğimiz son 1,5 yıl evlerde daha çok zaman geçirmeyi de beraberinde getirdi. Rutinlerin belirlenmesi, belirlenen rutinlerin akış çizelgesi ile somutlaştırılması ev içi çatışmaları azaltacaktır. Rutinleri belirlerken her bireyin ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır. Yaşamın seyrinde devam ettiğini zihninize göstermek psikolojik sağlamlığınızı destekleyecek ve belirsizliklerden sizi koruyacaktır.
6- Ev içi sorumlulukları paylaşın. Yeni normalleşme ile birlikte hepimiz işlerimize ve okullarımıza geri döndük. Eve geri döndüğümüzde halledilmesi gereken işlerin tek bir kişiye bırakılması çatışmaların artmasına sebep olabilmektedir. Görev dağılımının eşit bir şekilde ev içindeki her bireyle paylaşılması işbirliğini ve dayanışmayı artırır.
7- Fiziksel mesafenin duygusal mesafeye dönüşmesine izin vermeyin. Pandemi sebebiyle oluşturduğumuz sosyal mesafeleri duygusal mesafe haline getirmeyin. Fiziksel mesafenizi ve sağlığınızı korurken sosyalleşmenize olanak sağlayacak ortamlar oluşturun. Duygusal iletişim psikolojik sağlamlığı koruyucu faktörlerden biridir.
8- Etkileşimi arttıtın. Pozitif düşünmenin, bizi besleyecek hayaller kurmanın zihnimize sağladığı yarar oldukça fazladır. Aile ile yapılan sohbetler, mizah saati, hep birlikte izlenecek iyimser bir film, oynanacak etkileşimli oyunlar rutin haline getirildiğinde psikolojik sağlamlığınızı artırmanıza yardımcı olacaktır.
Unutmayın, psikolojik sağlamlık dinamik bir yapıya sahiptir, zaman içinde geliştirilebilir. Daha fazla bilgi ve destek için PDR birimi ile iletişime geçebilirsiniz.
YÖM Okulları PDR Bölümü
