12. Öğretmen Sempozyumu için Yenilikçi Öğrenme Merkezi olarak TED Ereğli Koleji‘ndeydik. Sempozyum bünyesinde bana ayrılan vakitte, eğitimcilerin her gün karşılaştıkları sorunları birlikte çözmelerine yardımcı olmak için “Eğitimciler için Tasarım Odaklı Düşünme” yaklaşımını katılımcılarla paylaştık.
https://youtube.com/watch?v=0Jt9_FZKO44
Atölye sırasında öğretmenler ile karşılaştığımız sorunları nasıl çözmemiz gerektiğini tartışırken katılımcılardan biri olan Okan Hoca‘nın sunum esnasındaki haklı sorusu bana yeniden sorunları gözümüzde nasıl gördüğümüzü ve nasıl görmemiz gerektiğini hatırlattı. Öğretmenlerin bu haklı soruyla birlikte demek istediği şey çok açıktı: Yeni bir Eğitim Politikası’na ihtiyacımız var ve bu politikanın tasarım sürecinde öğretmen de aktif olarak rol almalı.
Türkiye’deki Öğrenme Ekosistemi‘nin (Öğrenci-Veli-Öğretmen-Eğitim Lideri dörtlüsünün oluşturduğu topluluk) daha da derin bir şekilde oluşumunun hem gözlemcisi hem de katkı sağlamaya çalışanı olarak, bu konuda elini taşın altına sokan herkesin çabasını haklı ve değerli buluyorum. Uzun yıllardır eğitim sistemimizin delik deşik oluşunu ve nesilleri bir bir kaybedişimizi izlerken, hiçbir zaman şimdiki kadar yüksek sesle birşeylerin ters gittiğini aktarmış değildik.
12. Öğretmen Sempozyumu‘nda da özetle hayal edilen şey, oturumlarda konuşulan tüm o 21. yüzyılın ihtiyacı olan başlıkların birer sisteme dönüştürülmüş haline duyulan ihtiyaçtı: Teknolojinin kullanımı, öğretmenin yeri rolü, öğrenme ortamının değişimi ve öğrencinin yükselişi. Bunların tümünü bir sürü farklı platformda, farklı bireyler aracılığıyla sürekli olarak paylaşmamız bugün yepyeni bir politikaya olan ihtiyacımızı ortak bir paydamız haline getirerek, ekosistemin tüm bireylerini biraraya getirmiş gibi görünüyor.
Eğitim sistemimizde bugün yeni bir eşiğin ucundayız. Yıllardır anlattıklarımızı odağımıza alarak, artık anlatmak yerine uygulamaya geçmemiz gerektiğini düşünüyorum. Eğitimde Teknoloji’yi anlatmak yerine evde, işte, okulda ve ofiste kendi öğrenme süreçlerimizi yenileyerek yola devam etmeliyiz. Tasarım kelimesini dillendirmeye devam ederken, tasarımcı bakış açısıyla hayatımızın hangi bölgelerinde süreçleri tasarım yoluyla iyileştirebiliyoruz buna odaklanmamız gerekiyor. Kendi söküğümüzü dikmeyi başarırsak, sistemin deliklerini de onarabilecek hale geleceğiz.
Geçtiğimiz günlerde TED Üniversitesi‘nin düşünce kuruluşu TEDMEM tarafından içinde bulunduğumuz eğitim sistemini iyileştirmek hatta reform yerine rönesansı başlatmak için Ulusal Eğitim Programı birer basın toplantısıyla duyuruldu. TEDMEM yukarıda bahsetmeye çalıştığım “harekete geçmek” önceliğini içselleştirerek kapsamlı ve tutarlı bir süreç ile eylem adımları hazırlamış gibi görünüyor.
Bildiklerimizi, anlattıklarımızı uygulayarak, üzerlerinde daha derin ve daha uzun çalışmanın vakti geldi. Bunu yaparken de etrafımızda bu konuda değişimi tetiklemek için gayret eden kurumları ve kişileri de desteklemeye devam etmeliyiz.
Dönüştürmeye, yenilemeye artık çok yakınız!