Öğrenme’yi yeniden tasarlamak mümkün mü?

Öğrenme’yi yeniden tasarlamak mümkün mü?

Dünyanın en değerli tasarım ve inovasyon firmalarından IDEO’nun CEO’su Tim Brown, “Bir tasarımcının bakış açısıyla hayatı nasıl yorumlarsınız?” diye sorulduğunda şu soruyla cevabı verir: Eğer bugünü prototip olarak kabul ederseniz, neleri değiştirirdiniz?

Eğitimciler için Tasarım Odaklı Düşünme

8 Mart 2015. Mevsim normallerinden farklı olarak güneşin kendisini gösterdiği güzel bir sabah. Aralarına yeni katıldığım Yenilikçi Öğrenme Merkezi ekibiyle birlikte Ankara Maya Koleji’nin İncek’deki kampüsündeyiz. Sabah saatleri ve ortalık henüz sessiz ve sakin. Ancak dakikalar sonra durağanlık, yerini harekete ve karmaşıklığın doğasındaki düzene bırakıyor. Masaların üzerinde post-itlere yazılmış fikirler ve gözlem notları bulunuyor. Sınıfta hafif bir müzik çalarken, herkes 21. yüzyıl dinamiklerinin doğrudan etkilediği eğitim hayatlarında karşılaştıkları o büyük sorunları tartışıyorlar. Hem de bu sefer öğrencileri, velileri ve öğretmenleri de sürecin içine katarak…

Gerçek bir ihtiyacı / sorunu nasıl farkederiz?

2013 yılının Ocak ayında Türkiye’nin her yerinden toplumsal sorunları çözebilecek fikirlere sahip gençlerin katıldığı SOGLA Akademi’yi yeni bitirmiştik. Katılımcıların soruları ve başvuruları arasında SOGLA Takımı olarak dikkatimizi çeken bir şey vardı: Tespit edilen sorunların birçoğu özneldi. Yani aslında gözlemleri ve bireysel rahatsızlıkları/ihtiyaçları ifade ediyordu. Belki de toplumsal sorun olmayabilirlerdi. Birkaç ay boyunca kendimize “Sosyal bir sorun nasıl farkedilir?” diye defalarca sorduğumuzu hatırlıyorum. Sonunda keşfettiğimiz şey çok da uzakta aradığımız bir şey değildi: Sosyal sorunlar, masa başında oturarak fark edilemeyecek bir yerde… sokakta, dışarıda. Kitapların sayfalarında değil, diğer insanların günlük hayatlarında…

İzleri takip ettikçe yepyeni modeller ve yaklaşımlar keşfettik. Ancak bir tanesi hali hazırda SOGLA’nın içselleştirdiği  “Birlikte Üretme” kültürüne en uygun olanıydı. Türkçe’ye Tasarım Odaklı Düşünme olarak çevrilen bu yaratıcı sorun çözme yaklaşımı aslında yeni değil. Fikirleri gözlemlenebilir nesnelere çevirebildiğimiz ilk an kadar da eski ve sürecin neredeyse tamamı içgüdüsel.

Eğitim dünyasının bu yaklaşıma neden ihtiyacı var?

[metaslider id=415]

8-9 Mart 2015 tarihleri arasında Yenilikçi Öğrenme Merkezi (YÖM) ekibinin kolaylaştırıcılığında bu yaklaşımı “eğitimciler için” ilk kez denedik. Okul liderleri, birlikte üretmenin keyfini çıkarırken, kendilerini diğer bireylerin yerine koyarak onlar için tasarlamanın önemini keşfettiler.

Her ülkede olduğu gibi Türkiye’de de uluslararası literatürün göz önüne almadığı farklı yaşam dinamiklerimiz var. Anlatmak istediğim, ithal ettiğimiz yaklaşımlar maalesef doğrudan bizim sistemlerimize uyum sağlamıyorlar. Bu yüzdendir ki içerik akışımız ve tasarım fikri yaklaşımımız neredeyse her atölye sonrası yenileniyor. Böylelikle yaklaşım yerelleşiyor, YÖM’ün uzun yıllardır eğitim dünyasında bizzat sahada edinmiş olduğu deneyim ve bilgi birikimiyle de birleşince yaklaşım daha da güçlü hale geliyor.

YÖM olarak “21. yüzyılın öğrenme ekosistemini tasarlıyoruz”. Çünkü günümüz yüzyılında, özellikle “öğrenme” ekosisteminde 3 alanda büyük değişimler gözlemliyoruz:

  • Öğretmen: Y ve Z kuşağı bilgiye, bizim onlara sunduğumuzdan daha hızlı ulaşıyorlar. Üstelik daha eğlenceli yollarla. (iPad uygulamaları, Youtube, Google v.b.) Öğretmenin görevi gün geçtikçe “öğreten” olmaktan “Öğrenme Deneyimi Tasarımcısı”na dönüşüyor.
  • Öğrenci: Onlar artık tek yönlü “dinleyen” ya da “bilgiyi alan” değil. Onlar sınırsız olanakların evreni olan dijital hayatın içinde büyüyorlar. Kendilerine yeterli imkan ve ortam sağlandığında birer Yapıcı’ya (Maker) ve Girişimci’ye dönüşüyorlar.
  • Öğrenme Ortamı: Çocukların dikkatlerini 40 dakika bile tutabilmek büyük başarı. Onlar artık daha aktif bir şekilde sürecin içerisinde olmak istiyorlar. Oyunlaştırılmış müfredat ve sınıf ortamı yaratıcılıklarını ve derse olan ilgilerini artırıyor.

Tasarım Odaklı Düşünme, eğitim hayatındaki bu 3 önemli değişimi izlemek, bireylerin en derinlerde yatan istek ve ihtiyaçlarını keşfetmek, katılımcı ve işbirlikçi ortamlar yaratmak için güçlü bir yaklaşım. Hazırladığımız her etkinlik sonrası bunu tekrar tekrar deneyimliyoruz.

Maya Koleji’yle ilk kez gerçekleştirdiğimiz “Eğitimciler için Tasarım Odaklı Düşünme” atölyesi sonunda 2 harika fikir ortaya çıktı ve sıra fikirlerin hayata geçirilmesine geldi. Burada önemli olan her gün karşılaştığımız zorluklara, yaptığımız hatalara, yüz yüze geldiğimiz anlaşmazlıklara birer tasarımcı gibi yaklaşabilme alışkanlığı edinmekten geçiyor. Fikrimce en önemlisi de bir yerden başlamak için yöneticileriniz, öğretmenleriniz, öğrenci ve velileriniz ile aynı masaya oturup şu sorunun cevabını “birlikte” aramaktan geçiyor: Öğrenmeyi yeniden tasarlamamız mümkün mü?

Bir yanıt yazın