Öğrenmeyi Eyleme Geçirmek
– Öğretilen bilgilerin sınavlar yoluyla bireylerden geri istenmesi mi?
– Gerçek yaşamda eğitim yoluyla verilen davranışların bireyin yaşam yoluna hizmet etmesi mi?
Tabi ki hepimiz için sanırım mantıklı olan ikinci soru… Fakat içinde bulunduğumuz gerçekliğe baktığımızda hepimizin cevabı birinci sorudan geliyor.
21. yüzyılda artık “ne kadar çok bilgi o kadar çok iyidir” mantığı devri kapanmıştır. Artık bilginin işlevselleşmiş hali önemli olup, bireyin bilgiyi ve becerileri gerçek yaşamında ne ölçüde işe yarar hale getirebildiğine ve geçirdiği öğrenme yaşantısı sonucu olarak nasıl “eyleme” geçtiğine önem verilmektedir.
Yani asıl olarak eğitimin hedeflemesi gereken, bireyin öğrenme sonucunda eyleme geçmesi ve kazandığı davranışları dışardan bir yönlendirme olmadan yaşam şartları içinde sergilemesini sağlamaktır.
Peki öğrenme süreci sonucunda gerçekleşen eylemden kastımız nedir?
Öğrenme yaşantısı soncunda gerçekleşen eylem öğrencinin hiçbir dış yönlendirme olmadan (öğretmen, anne-baba, sosyal baskı) edindiği davranışı gerçek yaşamında işlevsel hale getirmesini, onu anlamlandırıp kullanmasını ifade eder. “Eylem” öğrencinin sergilediği en üst düzeydeki öğrenme kanıtıdır.
“Eylem içsel bir istek olarak ortaya çıkar. Yani öğrenmenin içte gerçekleştiğinin bir göstergesidir.”
Ø Öğrenci eylemlerine bir örnek:
Irmak ve Mert o gün hayat bilgisi dersinde canlıların yaşam alanına duyarlı olmakla ilgili etkinlikler yaptılar. Özellikle izledikleri videoda küçük bir yangından dolayı yaşam alanı zarar gören canlılar için yapılan ağaçlandırma çalışmaları onları çok etkiledi…
Irmak akşam eve gittiğinde internetten canlıların yaşam alanlarına destek olabilmek için neler yapabileceğini araştırmaya başladı. Ertesi gün bahçelerine kuşların içmesi için su kabı bıraktı ve pazar günü yapılacak olan ağaçlandırma çalışmalarına ailecek katılmalarını istediğini belirtti. Aynı dersten çıkan Mert ise akşam dolaşmaya çıktıklarında elindeki su şişesini ördeklerin yaşadıkları küçük gölün ortasına fırlattı.
Örnekte de görüldüğü gibi, Irmak geçirdiği öğrenme yaşantısı sonucunda hiçbir dış yönlendirme olmadan eyleme geçiyor. Mert ise aynı öğrenme sürecinden yaşantıya geçiremediği bir bilgiyle ayrılıyor.
Neyle Neyi Değerlendirmeye Çalışıyoruz?
Öğrencinin geçirdiği öğrenme yaşantısı sonucunda, sergileyeceği davranış değişikliği ve davranış değişikliğini ölçmeye yarayan alternatif ve geleneksel yaklaşımlarda ortaya koyulan olumlu sonuçlar, onun tamamen öğrenmeden verim aldığı anlamına gelmez.
Davranış değişikliği, bir öğrenme sürecinin sonucunda öğretmenin rehberliğinde ölçülebilir ve değerlendirilebilir. Fakat bu değerlendirmeler genel olarak o anlık öğretmen veya ölçme aracı güdümlü olarak sergilenen davranışı ölçer. Bu durum, öğrencinin kazandığı varsayılan davranışı içselleştirdiği, benimsediği ve gerçek yaşamda işlevsel olarak kullanacağı anlamına gelmez. Bunun yanında öğrenci, öğrenmesinin sonucu olarak göstermesi gereken davranışı, kendisini çevreleyen baskılar bağlamında sergilemesi gerektiğini düşünüp bir zorunluluk olarak görmeye başlayabilir.
Ø Mert ve Irmak Hayat Bilgisi Dersinden Değerlendiriliyorlar
Mert ve Irmak canlılar ve yaşadıkları yerler konusuyla ilgili tema sonu sınavı olurlar. Sınav sonucunda konuyla ilgili bütün sorulara Mert doğru yanıt verebilirken Irmak soruların bir kısmını yanlış yapmıştır.
Sonuç olarak Mert yaşantıya geçiremediği bir bilgiyi sınavlar yoluyla eğitim sistemine geri vermiştir. Irmak ise öğrenmeyi gerçekte yaşamda işlevsel hale getirip bilgiyi ezberleyemediği için eğitim sistemin beklentisini karşılayamayarak başarısız olmuştur.
Öğrenme, davranış değişikliği, beceri gelişimi vb. her ne dersek diyelim öğrenilenlerin yaşama geçmesiyle öğrencinin “eyleme geçmesi” sağlanmış olur ve böylece mantıklı bir değerlendirme sürecine girilebilir. Bu değerlendirme de ancak öğrencilere gerçek yaşama çok yakın öğrenme süreçleri yaşatılarak yapılabilir. Böylece öğrencilerin herhangi bir dış yönlendirmemiz olmadan sergiledikleri, en üst düzeydeki öğrenme kanıtı olan eylemleri gözlemeyebilir ve değerlendirebiliriz.