Amerika’daki öğretmenler, eğitimde Finlandiya’yı farklı yapanın ne olduğunu öğrenmek için Finlandiya’daki sınıfları gözlemlemeye gidiyorlar ve çıkardıkları en temel sonuç şu oluyor:
Finlandiya’da öğretmenler, öğrencilerin öğrenmesine ve iyi hissetmelerine yardımcı olmak için Amerika’ya kıyasla çok daha fazla mesleki “özerkliğe” sahip! (Sahlberg, 2015)
Sanırım Amerika’da nispeten bazı konularda eğitimde özerkliklerin olduğunu düşünürsek, merkezi bir yapıya sahip olan ülkemizde öğretmen özerkliğinin çok daha sınırlı olmasını büyük bir olumsuzluk olarak algılayabiliriz.
Peki, Araştırmalar Ne Diyor?
OECD son çalışmalarında, öğretim programı ve değerlendirme ile ilgili olarak alınan kararlarda öğretmenlere tanınan daha fazla mesleki özerkliğinin, daha yüksek öğrenci başarısıyla ilişkili olduğu sonucuna varmış.
Bunun yanında öğretmenlere risk alma ve kendi sınıflarındaki öğrenme iklimlerinde değişiklik ve düzenlemelere girmeleri konusunda daha çok inisiyatif verildiğinde öğrencilerin okul başarısının da buna bağlı olarak arttığı gözükmektedir (Sweetland & Hoy, 2002).
Neden Öğretmenlere Daha Fazla Mesleki Özerklik?
Farklılıklar
Öğretim programları üzerinde öğretmen sınıfta ve kendi güçlü olduğu yanlarına göre düzenleme yapabilmelidir. Özellikle özel öğretim kurumlarında veli şikayetleri ve beklentilerinden dolayı tüm sınıflarda aynı zaman aralığında aynı öğretim etkinlikleri yapılması zorunlu kılınır. Bu anlayış büyük ölçüde bireysel farklılıklara aykırıdır. Çünkü öğretmen de dahil olmak üzere, sınıftaki tüm bireyler birbirinden farklıdır. Farklı beklentileri, ilgileri ve ihtiyaçları vardır.
Motivasyon İklimi
Öğretmen inisiyatif ve risk aldığı, düzenlemeleri kendi anlayışı doğrultusunda gerçekleştirdiği bir sınıf ortamında kendini daha motive ve sınıfa ait hissederler. Yani sınıfa ve yaptığı işe olan sahiplenme, aidiyet duygusu yükselir. Sınıftaki olumlu motivasyon iklimini yaratacak bir öğretmenin kendi motivasyon ve duygu durumunun yüksek olması her şeyden önce gelir.
Deneme Yanılma
Öğretmen risk aldığı bir ortamda çok daha fazla deneme-yanılma yollarına gidebilir. Böylelikle sınıfında daha çok yeni öğrenme model ve yaklaşımlarını kullanarak bunların kendi öğretimindeki etki ve sonuçlarını gözlemleyebilir. Bu sonuçlar doğrultusunda hangi model ve yöntemlerin nerelerde etkili sonuçlar verdiğini, kendisine ve sınıfına hangisinin daha etkili olduğunu belirleyerek bunları daha sıklıkla sınıfına taşıyabilir.
Daha Çok Eylem
Çeşitli konularda risk alarak eyleme geçen öğretmen daha çok eylemsel adımlar atar. Sorgular, değerlendirir, eleştirir ve öğreneme iklimini yeniden düzenler.
Özgüven
Kendi öğrenme iklimini kendisinin düzenlemesi konusunda daha çok risk ve inisiyatif alan öğretmenin özgüveni gelişir. Öğrencilerin en etkili modeli olan öğretmenin bu özelliği sınıfa yansır. Sınıftaki öğrenciler daha çok risk alabilen, kendi öğrenmeleri konusunda öz yönetimi olan bireyler haline gelirler.
Sonuç Olarak:
Öğretmenlerin üzerinde daha çok baskı ve stres yaratan kontrolcü kurumlar ve eğitim sistemleri öğretmenin olumlu yönde yaratacağı tüm bu olanaklardan mahrum kalır.
Çözüm ise; öğretmenlere daha çok özgürlük alanı yaratabilmekle yakından ilişkilidir.
Kaynakça:
- Sahlberg, P. (2015). Do teachers in Finland have more autonomy?. The Conversation
- Sweetland, S. R. & Hoy, W. K. (2002). School characteristics and educational outcomes: Toward an organisational model of student achievement in middle schools. Educational Administration Quarterly, 36(5), 703-729.
Barış Sarısoy / twitter: @barissrsy
Devlet okullarından özel okullara geçen öğretmenlerin en çok zorlandıkları konu mesleki özerkliklerinin sınırlandığını hissetmeleridir. Bu nedenle çoğu öğretmen zümre çalışmasına çok sıcak bakmaz. Hatta dıştan plan doğrultusunda gidiyormuş gibi gözükse de sınıfın içinde planı dilediği şekilde değiştirir. “Her yiğidin yoğurt yiyişi” olarak nitelendirdiğimiz bu duruma müdahale etmeye kalktığınızda büyük bir dirençle karşılaşırsınız. Bu nedenle zümre çalışmalarında “iyi fikirlerin” paylaşılabildiği, iyi fikirlerin başka iyi fikirleri tetiklediği bir ortam yaratmak sanırım en doğrusu. Okul yönetimlerinin genel çerçeveyi çizip beklentileri ortaya koyduktan sonra sınıf içinde öğretmen yaratıcılığının yeşerebileceği esnek bir atmosfer sağlaması yeterli diye düşünüyorum. Yoksa özellikle özel okullarda yönetim dışında arka planda çalışan öyle güçlü bir sosyal baskı mekanizması var ki bu baskının yarattığı stres öğretmenler için yetiyor da artıyor bile.
Aysun hocam, zümre çalışmaları konusundaki tüm söylediklerinize katılıyorum. Özellikle “iyi fikirlerin, uygulamaların paylaşıldığı bir alan olarak nitelendirmek benim kulağıma da iyi geliyor. Çünkü diğer anlamıyla tüm sınıflarda aynı şeylerin yapılması gerektirilen alanlar olarak görmek hem gerçekçi gelmiyor, hemde bireysel farklılıklar açısından doğru bir uygulama olmadığını düşündürüyor bana…
Ayrıca bu aralar, kaliteli öğretim adı altında özel okullarda yaratılan bu stress ve baskı dinamiklerinin öğrenme ortamının kalitesini olumsuz mu etkiliyor acaba diye düşünmüyor değilim…Özel okulların bu anlamda kendilerini sorgulamaları gereken bir durum bence..
Yorum ve paylaşım için teşekkürler…
Makale tam da düşündüğüm gibi. Ben bir hafta önce sınıfım için bülten hazırladım ve bunu Velilerime dağıttim. Müdür de bu bülteni görünce diğer sınıflar için de yapmamı istedi.Sınıflar birlikte hareket etsinler dedi.Ben yapamayacağımi söyleyince bana artık mesafeli davranmaya başladılar. Beş yıllık öğretmenim beş kuruş para veriyorlar.Bi de amele gibi çalıştırıyorlar. Ben de bundan böyle sınıfa ekstra bir şey yapmaktan vazgeçtim.Öğretmenden kalite istiyorlarsa önce maaş yeterli olmalı ve bireysel hareket edilebilmesi.
Emrah bey değerli katkınız için çok teşekkürler. Kurumların dertleri eğer nitelikli eğitim yaşantısı oluşturmaksa ilk önce öğretmenin motivasyon ve mutluluğunu sağlaması gerekir diye düşünüyorum. Nitelikli eğitim adına uygulamalar, gösterişler, fiziksel şartlar bundan sonra geliyor..Umarım kurumlar bunun farkına bir an önce varırlar.