Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; pireler berber, develer tellal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken ülkenin birini yöneten bir kral varmış. Toprağı verimli, iklimi çeşitli bu ülkeyi yöneten krala halkı “Zengin Kral” dermiş. Çünkü kralın altınları olduğu dedikodusu tüm ülkeye yayılmış ve her yerde kralın zenginliği konuşulurmuş. Ayrıca kralın verimli tarlaları da varmış ama bunları ekip biçmezmiş, kimse ile de paylaşmazmış.
Kral koltuğunu çok severmiş. Tacın, tahtın delisiymiş. Kısa boyu, tombul yanaklarıyla koltuğuna oturduğunda kendisini çok mutlu hisseder zamanının çoğunu koltuğunda geçirirmiş. Halkı ise ticaret ile uğraşırmış. Kimisi dükkânını açıp, kimisi de bu dükkânlarda çalışarak kazanıp yaşamlarını sürdürürmüş. Halk bu şekilde geçinmeye çalışır, zor da olsa kazanırlarmış. Kimisi de işsizmiş. Kral halkının bu sorununu bilmekte fakat kimsenin bu durumdan şikâyetçi olmaması, kralın rahatına düşkün olması sorunu gün geçtikçe büyütürmüş. Bir gün memleketin ahalisi toplanmış ve saraya yürüyerek kralla konuşmak istemiş. Bunun içinde halk tarafından sevilen, sayılan, insanlara iyi niyetle yaklaşan, tüccar Bilge dedenin yanına gitmişler. Bilge dede durumun farkında bir ses tonuyla:
– Zaman kaybetmeden krala gitmemiz lazım. Halkın durumu hiç iyi değil. Yarın öğle vakti toplanalım, demiş.
Bilge dedenin yanına gelenlerden biri söze girerek
– Bilge dede yarına kadar az zamanımız var. Saraya yürüyeceksek daha kalabalık olmamız gerekir. Onun için fikrim iki gün sonra toplanalım, demiş.
Bilge dede tebessüm ederek:
– Katılıyorum sana. Bugünden itibaren hepimiz bulunduğumuz çevreyle konuşalım. İki gün sonra şehirde buluşacağımızı söyleyelim, demiş.
Konuşmalar bu sözlerle son bulmuş. Bilge dede iki gün boyunca kralla neler konuşacağını düşünmeye başlamış.
Günler geçmiş ve şehirde halk toplanmaya başlamış. Bilge dede toplanmaya başlayan insanlarla konuşmuş sorunları ayrı ayrı dinlemiş ve halkı arkasına alarak saraya doğru yürümeye başlamışlar. Kral ise olanlardan habersizmiş. Sarayda kendini tutsak etmiş koltuğuna. Öyle ki artık yaşlanmış ve sürekli hastalanır olmuş. Dışarıda olan bitenden habersiz koltuğunda uyuyormuş.
Derken bir ses yükselmiş sarayda:
– Kralım, kralım uyanın lütfen! Bütün halk toplanmış sarayın önünde sizinle görüşmek istiyorlar. Önlerinde de Bilge dede var. Napalım.
Kral öfkeli bir sesle:
– Bilge dede! Hep onun başından çıkmıştır. Ne istiyorlarmış.
– Bilmiyorum ama sizinle konuşmak, dertlerini anlatmak istiyorlarmış.
Dışarıda sesler iyice yükselirken kral olanları bir türlü anlayamamış. Kendi kendine:
– Bugüne kadar hiçbir sorun yokken bugün ne oldu da bütün halk toplandı, demiş ve Bilge dede ile görüşmeye karar vermiş.
Saray kapısına gelen askerler önce kalabalığın sesini susturmaya çalışmış ama boşuna. Onlar susmaları için uğraşsa da halk susmamış. Ta ki Bilge dedenin elini havaya kaldırıp kalabalığa susmaları için işaret edene kadar. Herkes sustuktan sonra askerler olanı şaşkın gözlerle izleyip Bilge dedeye:
– Kralımız seni bekliyor. Sadece seninle konuşacak.
Bilge dede askerler ile beraber saraya girmiş ve kralın yanına gitmiş. Kral kızgın ve kararlı bir yüz ifadesiyle Bilge dedeye uzun süre bakmış ve sormuş.
– Ne oldu? Ne diye halkı topladın da geldin?
Bilge dede sakince halkın şikâyetlerini anlatmış. Bu şekilde ülkeyi yönetirse halkın sürekli isyan edeceğini söylemiş. Kral Bilge dedeyi dinledikçe şaşırmış ve saraydan dışarı çıkmadığını, halkı ile yeteri kadar ilgilenemediğini anlamış. Yaşı da ilerleyen kral düşünmüş ve Bilge dedeye dönerek:
– Ben ülkeyi iyi yönetememişim. Zaten yaşlandım da. O çok sevdiğim tacımı, tahtımı senin gibi bilgili, iyi niyetli birine bırakıp uzak diyarlara gideceğim. Ne dersin? demiş.
Duyduklarına şaşıran, boğazında kelimeler düğümlenen Bilge dede hızlı düşünerek krala dönüp:
– Şartını kabul ederim yalnız benim de bir şartım var. Yarına kadar ülkeyi terk edip, arazilerini ve altınlarını bırakacaksın, demiş.
Kral çaresiz bu teklifi kabul edip Bilge dede ile el sıkışmış. Bilge dede saraydan çıkıp halka olanları anlatmış ve sevinç çığlıkları tüm şehirde işitilmiş. Kral ülkeyi terk etmiş ve Bilge dede ülkenin kralı olmuş.
Bilge dede artık Bilge kral olarak anılmaya başlamış. Zaman kaybetmeden halkın sorunları için ülkenin kabul gördüğü, sevilen, tanınan yirmi esnafı saraya çağırmış. Tahtını ve yirmi sandalyeyi hazırlatarak sarayın büyük odalarından birine koydurtmuş. Yardımcılarından birini de yanına alıp odaya geçmiş. Odada, gelen yirmi esnaf, Bilge kral ve yardımcısı varmış. Eline kâğıt kalem alan Bilge kral oturmuş koltuğuna ve ülkedeki ekonomik sorunu ve bu sorun için ne düşündüğünü gelenlere anlatmış. Daha sonra halkın temsilcilerine anlattığı sorun ile ilgili anlamadıkları varsa sormalarını istemiş ve gelen her soruyu cevaplamış. Bilge kral yardımcısına dönerek görüşmeden önce verdiği kağıdı çıkarmasını ve aynen uygulamasını istemiş. Yardımcı kâğıda bakarak, temsilcilere sorun ile ilgili kuşkularının, endişelerinin olup olmadığını sormuş ve Bilge kralı konuşturmamış. Bilge kral da duyduklarını not almış. Sonra yardımcısı, Bilge kralın görüşme başında sorun için sunduğu çözümün olumlu yanlarını sormuş ve temsilciler düşüncelerini paylaşmışlar. Yardımcı burada da Bilge krala hiç söz vermemiş. Bilge kral konuşamadığı için elindeki kâğıda söylenenleri not almaya devam etmiş. Yardımcı yine elindeki kâğıdı takip ederek temsilcilerin bu sorun için düşündükleri çözümleri söylemelerini istemiş. Temsilciler de görüşlerini paylaşmış, Bilge kral hiç konuşmadan not almaya devam etmiş. Birkaç defa konuşmaya çalıştıysa da yardımcı buna izin vermemiş, kâğıtta yazılanları aynen uygulamış. Son kısma gelindiğinde Bilge kral katılan temsilcilere teşekkür etmiş ve görüşme ikramlarla sona ermiş. Bilge kral görüşme içeriğini bir gün evvel hazırlamış ve yardımcısına vermiş. Yazdığı kurallara uysun diye de sıkı tembihlemiş. Görüşme tam da istediği gibi geçmiş ve herkes memnun ayrılarak, kral katılanlara kararını birkaç gün içinde açıklayacağını söylemiş. Temsilciler görüşmeden memnun ayrılmış düşüncelerini ifade ettikleri için Bilge krala çok teşekkür etmişler. Herkes artık Bilge kralın vereceği kararı merakla, heyecanla beklemeye başlamış.
Bilge kral halkın ekonomik sorunu için görüşme başında daha fazla iş yeri açıp, durumu iyi olmayan kişileri belirleyip bu iş yerlerinde onların çalışıp kazanarak geçimlerini sağlamaları için imkân vereceğini söylemiş. Temsilciler de bunun üzerine bu iş yerlerinin kişilere ait olup olmayacağını sormuş ve Bilge kral kişilerin olacak diyerek hemen cevap vermiş. Sonra bazı temsilciler bu düşüncenin tek başına yeterli olmayacağını söylemiş ve iş yerlerini hazır hale getirmenin zaman alacağını söylemiş. Görüşme tüm sıcaklığıyla devam etmiş ve temsilcilerden biri Bilge kralın halkını düşünüp böyle bir düşüncesinin olmasına çok mutlu olduğunu söylemiş. Sonra temsilciler iş yerleri yapılırken bir yandan da verimli ama ekip biçilmeyen tarlaların halkın kullanımına verilmesini istemiş. İnsanlar böylece esnaflığın yanında tarımla da uğraşacak, birçok insana böylece iş imkânı sağlanmış olacakmış.
Derken beklenen gün gelmiş. Bilge kral kararını açıklayacağından şehrin meydanına halkın toplanması için sabahın erken saatinde saray görevlilerini göndermiş. Ülke bir ilk yaşayarak kralını dışarıda, halkın içinde görecekmiş. Bilge kral kalabalık halkın karşıladığı şehrin meydanına geldi ve konuşmaya başlamış:
-Değerli halkım;
Bugün ülkemiz için çok önemli kararlar verdim. Şimdi bu kararlarımı sizinle paylaşacağım. İşte, gönderdiğiniz yirmi temsilci ile yaptığım görüşme sonunda aldığım kararlar.
- Ülkenin ihtiyaç duyulan bölgelerine yeni iş yerleri yapacağız.
- Bu işleri yapabilmek için insan gücüne ihtiyacımız olacak. Sizlerden çalışacak olanlar temsilcilere isimlerini yazdırsın. Çalışacağınız her gün için saraydan ücret alacaksınız.
- Ülkemizin sahip olduğu tarlaları bölge bölge dağıtarak paylaştırıp, sebze meyve yetiştireceksiniz.
- Kralınız olarak ben hep sizinleyim. Çünkü biz büyük bir aileyiz. Sorunlarınızı benimle paylaşabilmeniz için sık sık şehirleri gezeceğim. Evlerinize geleceğim.
Bilge kral kararlarını açıklamış ve dinleyen halk dakikalarca alkışlamış. Kimisi sevinçten yanındakine sarılmış, kimisi de gözyaşlarına hâkim olamamış. Ülkeye o günden sonra bereket, huzur, mutluluk gelmiş. Halk özlediği kralına kavuşmuş, Bilge kral da koltuğunda oturmadan, halkı için çalışıp durmuş.
Yazan: (Okulu Dönüştüren Liderlik Programı Katılımcısı) Kenan Diribaş