“Yaratıcı Özgüven” kitabında, Steve Jobs’un röportajından alınan bir bölüm dikkatimi çekmişti:
“Hayatı kurcalayabileceğini ve diğer taraftan… gerçekten bir şey çıkacağını, o şeyi değiştirebileceğini anladığın dakika, bu belki de en önemli şeydir… bunu öğrendikten sonra bir daha asla aynı olmazsın.”
Ne kadar da anlamlı ve okuduğunuzda “evet” dedirten ve size gerçekten dönüştüğünüzü hissettiren bir ruhu var yazının. Ancak, yetişkin olarak geçirdiğimiz birtakım süreçler sonunda bizde oluşan değişimi fark etmeye başladığımızda, dönüştüğümüzü anlayabiliyoruz. Öte yandan kendi dönüşümünü anlamasını sağlayabileceğimiz bir çocuğun keşif yolculuğunda, bu dönüşümüne liderlik etme sürecini düşündüğümde durum daha da anlamlı ve bir o kadar da heyecanlı hale gelmeye başlıyor.
Evet, onlara hayatı kurcalatmayı öğretmekle başlamalıyız sanırım bu yolculuğa. Sorgulamak ve her sorguladığı taşın altından çıkan solucanı merakla incelemesine tanık olmak. Merakla diyorum; çünkü merak doğamızda var olan en önemli unsurdur bizi keşfetmeye tetikleyecek. Merakımızdan sorarız. Merakımızdan her deliğe burnumuzu sokar, bir şey çıkacak mı çıkmayacak mı heyecanını yaşar ve karşımıza çıkan şeyin ne olduğunu anlamaya ve çözmeye çalışırız. Maalesef ki günümüz okullarında çocukların kaybettiğini düşündüğüm en önemli duygulardan birisi de merak duygusudur ya da sanırım şöyle söylemek daha doğru olacak: Gittikçe körelen ve aralıklarla da olsa çocuklarda ortaya çıktığında eğitimciler olarak bizlerin genellikle söndürdüğü veya çeşitli nedenlerle durdurduğu en önemli duygulardan biri merak duygusudur.
Peki, Çocuğun merakına nasıl liderlik ederiz?
Çocuklar bir kere araştırmaya ve sorgulamaya başladıklarında buldukları yeni şeyler onlarda üretebilme, değiştirebilme ve başarabilme hazzı yaşatacaktır. Bir şeyi değiştirebilme ve başarabilme hazzı daha başka neyi bulabilirim, araştırabilirim ve nasıl dönüştürüp geliştirebilirim duygusunu daha çok ateşleyecektir. İşte bu duygu, onlara hayatlarında dönüm noktasını yaşatacak duygudur. Meraka liderlik edebilmek, çocuklarda bu duyguyu ortaya çıkarabilmek için farklı ve yaratıcı etkinlikler üretebilmek ve bu etkinlikleri çocukların yönetebilmesinde kolaylaştırıcı rolü en iyi şekilde üstlenmekle mümkün olacaktır.
Neyi yapabileceklerini görmek, kendi hayatlarını keşfetmek, biçimlendirip yeni ve yaratıcı bir şeyler katabileceklerini anlamak noktasına vardıklarında etraflarındaki insanları, toplumu ve hatta dünyayı değiştirebilme kabiliyetine sahip olacaklardır. Bunu en doğru ve faydalı bir şekilde yönetebilmelerini sağlamak da bizim görevimizdir. Ezber odaklı, üretemediğimiz günümüz eğitim sisteminde ve mekanlarında, eğitimciler olarak öncelikle bizlerin dönüşmeye ve değişmeye ihtiyacı vardır. Farklı düşündürebilmek, bizim ne kadar farklı düşünebildiğimizle alakalıdır. Önemli olan çocuklara bilgi yüklemek değil büyüme ve gelişme zihniyetiyle çocukların deneyimlemelerine izin vermek, yapabileceklerinin farkına vardırmak ve yaratıcılıklarında sınır olmadığını gösterebilmektir ki her şeyden önce neleri yapabilecekleri yönünde inanç duygusuna sahip olmalarını sağladığımızda zaten en zor kısmı aşmış olacağız diye düşünüyorum.
Sonuç olarak, çocuklar merak ettikçe keşfeder. Keşfettikçe yeni şeylere olan merakları tetiklenir. Eğitimciler olarak biraz olsun rahatlığımızı bozup yerimizden kalkmalı çocukların daha çok merak etmelerini, merak ettikçe daha çok keşfetmelerini, keşfettikçe daha çok mutlu olmalarını ve bu şekilde doğal olarak başarıyı elde etmelerini sağlayacak, içlerinde zaten var olan merak duygusunu besleyip büyütebilecek sistemler üretmeliyiz. Çünkü bu süreç sonunda biliyoruz ki onlar, bir daha asla aynı olmayacaklar; başladıkları noktanın çok daha ötesinde olup belki de kendi akranlarının (yoldaşlarının) dönüşümüne de öncülük edecekler. Böyle mucizevi bir döngüyü yaratabileceğimize inanmakla sanırım zor olan kısmı aşmış bulunuyorum. Birlikte çalışıp güzel şeyler üretebilmek ümidiyle…
Yazan: Ayşe Saday (#EgtKamp16 Katılımcısı)