Duygusal Bulaşma Nedir? (Veliler İçin)

Duygusal Bulaşma Nedir? (Veliler İçin)

Duygusal bulaşma en basit anlatımıyla kişilerin veya grupların hissettiği hem pozitif hem de negatif duyguları, bilinçli veya bilinçsiz olarak etrafındaki başka insanlarında hissetmesine neden olan bir iletişim metodudur.

Örneğin, bebekler ve küçük çocuklar neye ihtiyaçları olduğunu anlatabilmek için bunu kullanırlar. İhtiyaç ve isteklerini anlatmak için ağlarken bakım veren kişiye duygusal bulaşma geçer. Bakım veren, bu olumsuz histen bir an önce uzaklaşmak ister ve çocuğu sakinleştirmek için gerekli olan her şeyi yapar.

Aileler, birlikte bulundukları ortamda beraberken yaşadıkları coşku, mutluluk ve davranışları otomatik olarak duygusal buluşma aracılığıyla taklit etmeye başlayabilirler. Ev içinde olumlu veya olumsuz herhangi bir duygu durum gerçekleştiğinde bu durum duygusal buluşma yoluyla hızla ev atmosferine yayılabilir.

Örneğin; ebeveynler olarak pek çoğumuz toplu alanlarda bulunmak, sosyalleşmek gibi rutinlerimizi Covid-19 döneminde geride bıraktık ve çocuklarımız okula geri dönerken ebeveyn olarak yeni normale yeterince iyi adapte olabilecekler mi veya kendilerini virüslerden yeterince iyi koruyabilecekler mi gibi kaygılar yaşadık. Bu durumda, ebeveyn olarak bizlerin yaşadığı kaygı durumu çocuklarımıza geçebilir ve onlarda okula gelirken daha çekimser olabilir, günlük akış esnasında daha endişeli gözükebilirler. Çocuğa, onu neyin kaygılandırdığı ve endişelendirdiği sorulduğunda buna net cevap veremeyebilir. İşte burada biliyoruz ki kişiler arası etkileşimde etkili olan “duygusal bulaşma” durumu ebeveynden çocuğa geçmiş olabilir. Çünkü çocuklar bizim tahminimizden çok daha iyi duygu okuyucularıdır.

Diğer bir örnek ise; öğrenciler okulda şaka yolu ile birbirlerini “korkutmuş” olabilir ve bu durum bir öğrenci tarafından ebeveynlerine aktarılabilir. Öğrencinin velisi durumun tekrarlanmasından ve çocuğunun yaşadığı bu “korku” deneyiminin kalıcı olacağından endişelenip kaygılanabilir. Oluşan bu kaygı, diğer veliler arasında paylaşılıp birbirlerine aktarıldığında ise duygusal bulaşma aracılığıyla tüm sınıf velilerine ve hatta konuşmalara şahit olan öğrencilere dahi geçebilir.

Dolayısıyla duygusal bulaşma sadece ebeveynler ve çocukları arasında değil, diğer veliler ve hatta iş ortamında da gerçekleşebilir.

Yapılan araştırmalar hem pozitif hem de negatif duyguların çalışma ortamlarında hızla yayıldığını gösteriyor. İnsanlar, gruplar halinde çalışırken, bilinçli veya bilinçsiz olarak birbirlerinin duygularını “yakalar”. Ancak iyi haber şu ki, aynı araştırmalar duygusal bulaşmanın bilinciyle hareket eden pek çok çalışan ve liderin daha verimli bir üretim ortamı sağlamak için çaba sarf ettiğini ortaya koyuyor.

Unutulmamalı ki pek çok duygu insani ve işlevseldir. Tüm duyguları yaşamak için her birimizin alanlara ihtiyacı vardır. Konu okul, eğitim ve iş atmosferi olduğunda ise bu duygusal farkındalık bize bazı kazançlarıyla gelebilir. Sigal Barsade durumu şu şekilde örneklendiriyor:

“Olumlu duygu bulaşıcılığı aynı zamanda çalışan memnuniyetini ve takım çalışmasını arttırdığı, devamsızlık ve duygusal tükenmişliği azalttığı gösterilmiş olan, “dostça sevgi” ye dayalı bir işyeri kültürü oluşturmak için güçlü bir araçtır. Aynı şekilde olumsuz ruh hali bulaşıcılığı da uygulanabilir, ancak kısa süreli durumlara indirgenmelidir. Örneğin, bir takım lideri, takımı rakiplerine kaybettiğinde veya hedeflerini karşılamamışsa, ortak bir hayal kırıklığı veya öfke duygusu ortaya çıkarmak isteyebilir.”

Fakat, unutulmamalı ki kişiler kendilerini başkalarının yaşadıkları her duygunun içerisinde bulmuyorlar. Duygusal yansıtmalar, bir iletişim sisteminin parçasıdır ve insanlar duygularını sergileme ve bunlara tepki verme esnekliğini gösterebilir.

YÖM Okulları PDR Uzmanı
Uzman Psikolog Deniz Hazal Karabulut

Bir yanıt yazın