Duygu, Düşünce ve beyin…

Duygu, Düşünce ve beyin…

Picture

Beynin Tamamını Kullanma;

Bazı diller bizi, hissi düşünceden ayırmaya davet eder. Biz insanları “mantıklı” diye överken ya da “duygusal” diye eleştirirken bu daveti kabul ederiz. Bazı dillerde böyle net bir ayrım yoktur. Düşünmede duyguya ihtiyaç olduğunu ve hissetmede de düşünmeye ihtiyaç olduğunu kabul ederler.

Beyin araştırmacıları/Sinirbilimciler tarafından yakın zamanda yapılan araştırmalar, beynin hissetme ile ilgili bölümünün düşünme ile ilgili bölümünden ayrılamayacağını, bu iki bölümün birbirine dayandığını gösteriyor.

Duygusal okur-yazarlık bizim bizim şunu kullandığımızdan emin olma yoludur: 


Picture

Köprüyü Açık Tutmak; 

Duygusal beyni ve düşünen beyni, şehrin bir köprü ile birbirine bağlanan iki bölgesi gibi düşünün. Beynin tamamını kullabilmek için, bu köprüden sürekli bir geçiş olmalı,”duygular ile çarpışan fikirler, duyguları etkileyen düşünceler” gibi.

Güçlü duygular, karmaşa, endişe, öfke, özlem, neşe, heyecan bizi etkiler ve net bir şekilde düşünmemizi zorlaştırır. Uzun süre bu tip duyguları hissedersek, duygusal beyin ve düşünen beyin arasındaki bağlantıyı koparmış oluruz. Bu bizim, aldığımız acı veren mesajlar üzerine düşünmemizi engeller.

Sonuç olarak duygular düşüncelerimize yön veremez ve düşüncelerimizin de hissettiklerimiz üzerinde etkisi azalır. Düşünen beyin ile hisseden beyin arasındaki yol sürekli olarak kapatıldığında köprü çürümeye başlar ve şehrin iki tarafı arasındaki yolculuk zorlaşır.  

Duygusal okur-yazarlık bu köprüyü tekrar kurmakla ilgilidir. Biz bunu stresi azaltıp sakinliği arttırarak yapıyoruz.

 


Neden Beynimizin Tamamına İhtiyacımız Var?

Duygular:

  • Hızlıdır.
  • Derin anılar ile şekillenir.
  • İçgüdü ve sezgiler ile bağlantılıdır.
  • İnsanları ve durumları değerlendirirken hızlı karar almamıza yardımcı olurlar. 


Düşünceler:

  • Yavaştır.
  • Mevcut belleği kullanır.
  • Analiz ve yansıtma ile bağlantılıdır.
  • Duygularımızın bize söylediklerini göz önüne almamıza ve bunlar üzerine yansıtmamıza yardımcı olurlar.

Düşüncelerimizin ve duygularımızın birbirinden beslenmesine ne kadar çok izin verirsek, kararlarımızı şekillendirirken ve yargıya ulaşırken sahip olduğumuz bilgiyi o kadar iyi kullanırız.

Kendini Kopmuş Hissetme

Ayşe sınıfta en arkada oturuyor ve hiç konuşmuyor. Sınıfın geri kalanıyla düşüncelerini paylaşırsa neler olabileceğini düşünüp endişeleniyor.

Ahmet’in sınıf içinde sürekli hareket halinde olması çevresindeki herkesi rahatsız ediyor. Çevresindekiler, onda biriken ve ara sıra patlamak üzere gibi görünen öfke birikimini seziyor.

Ayşe de Ahmet de kendilerinin net bir şekilde düşünmesine engel olan duygulara hapsolmuş durumdalar. Onların sorunu, kendi yaşamlarında daha önce yaşadıkları olayların şu anki sınıf durumunu kendi öğrenmelerine engel olacak şekilde yorumlamalarına neden olması. 

Picture

Düşünme-Hissetme Köprüsünü Nasıl Tekrar Kurarız?

Bu durumda Ayşe ve Ahmet’e düşünce ile duygularını birleştirmelerine yardımcı olabilmek için o anda hissettiklerini şu şekilde değiştirmelerine yardımcı olmalısınız:

 
 

Bu, onlara okulun endişe, korku ve öfke duymalarına yol açan durumlardan farklı olduğunu göstermekle ilgilidir. Okulun güvenli bir ortam olduğunu öğrenmeliler. Bu noktada özellikle empati cümleleri kullanarak iletişimi başlatmak gerekir. Sonrasında onların ihtiyacına yönelik araçlar kullanarak duygularının yukarıdaki gibi dönüşümüne rehberlik etmelisisniz. Bu da onların, sınıfta olan bitenlerle ya da ilerde neler olabileceği ile ilgili kendilerine anlattıkları hikayeleri değiştirmelerine yardımcı olmak demektir. 


Yazar

Yenilikçi Öğrenme Merkezi Kurucusu & Eğitimci

Bir yanıt yazın