Dün Dünde Kaldı Cancağızım…

Dün Dünde Kaldı Cancağızım…

Aslında son dönemin en popüler söylemlerinden birisi yeni normal… Normal kelimesi kök olarak normdan geliyor ve norma ait demek. Kısacası normal olabilmesi için önce normlar olması gerekiyor… Eğitimde yeni normaller diye konuşan kişilere ben aynı soruyu sormaya devam ediyorum; eğitimde sanki eskiden normlar vardı da şimdi mi normlar var ve yeni normal olacak :))

O halde bu durum aslında eğitim sistemimiz içinde olmayan normlarımızı oluşturmak için bir fırsat olabilir mi? Belki normlar oluşturarak ve/veya keşfederek zamanın ruhunu yakalayabilir miyiz! Haydi gelin isterseniz şimdi Covid-19 salgını ve sonrasında değişen ve artık yeni normlar haline gelen bazı durumlara göz atalım…

 

Mesai Kavramı

Bu dönemden sonra artık çok büyük bir hızla sanayi devrimiyle ortaya çıkmış olan mesai kavramı hızla yok olacak. Mesai kavramının aslında son dönemde çalışanların denetlenmesi ihtiyacı nedeniyle varlığını sürdürmekteydi ancak bu dönemde görüldü ki farklı zamanlarda ve mekânlarda çalışılabiliyor.

Üstelik bu durumu çalışanlara güven duyma ihtiyacı ve çalışanlarında özdenetim becerilerinin çok önemli olduğunu da ortaya çıkardı. Yani eğitim sistemi meslek kazandırmaya değil beceri geliştirmeye odaklanmak zorunda…

 

Fiziksel mekânlar

Salgın sonrası sanayi devrimi boyunca tek düzeleşmiş okul binalarının son yıllardaki değişimle birlikte salgın sonrası çok değişecektir. Okullarda ihtiyaç duyduğumuz yeni teknoloji ve bunlarla yaşamaya uygun mekânsal tasarımlar kısa sürede mevcut okul binalarının hızla değişmesini gerektirecek… Açık alanlar, doğa ve öğrenme ilişkisi, spor ve sanat alanları, küçük ve kalabalık alanlarda öğrenme etkinlikleri çok hızlı değişim oluşturacaktır.

 

Habitat

Öncelikle kentli beyaz yaka orta sınıfın kentin çeperinde doğayla iç içe alanlara yaşamak için çıkışı hızlanacak ve daha kırsalda teknolojiyle birlikte yeni bir doğal yaşam tasarımı hızlandı ve çok artacak. Öncelikle çocuklar için sonra da yetişkinler için artık endüstriyel büyük şehirlerin dışında bir yaşam mümkün olacak. Öyle ki bunu özellikle büyük şehirlerin etrafındaki kırsal alanların hızla kentten gelen orta sınıf aileler tarafın satın alınarak yeni yaşamlar kurulmaya başlıyor.

Bu habitat değişimi geleneksel kırsal nüfusun kente göçünü tamamlamaya yaklaşırken ilk göçen kuşakların 3. 4. 5. Kuşak torunlarının eğitimli nüfus olarak kırsala yeni bir hayata dönmesi demek ki bu sosyolojik olarak bir kırılmayı da getirecek. En önemlisi kırsal da iyi eğitim sorunu orta sınıfın yüksek talebi haline gelecek. Aslında bu başlığı çok daha derin analiz etmek gerekir ancak başka yazılara bırakalım. Sadece altını çizerek eğitim taleplerinin evirileceğini gösteriyor…

 

Öğrenci Sayıları

Artık salgınla birlikte daha net anlaşıldı ki kalabalık okullar hem yönetsel hem de niteliksel açıdan sorunlular. Özellikle de küçük yaş grubunda olan çocukların kesinlikle yaşam alanındaki yani mahallesindeki okullara gitmesi, yürüyerek gidebilmesi gerçeği net bir şekilde ortaya çıktı. Acil durumu ve toplumsal yaşamı yönetebilmek için de bunun gerekli olduğu karar vericiler açısından da anlaşıldı.

 

YouTube Performansı

Artık hem yeni hem de çok ciddi bir rakibi var öğretmenlerimizin. İnternet üzerinden erişebildiği öğretmenlerden daha etkili öğretmen değilseniz sınıflarınızsa öğrencilerinizle bağ kurabilmeniz çok zor… Öğretmenin iyisi veya kötüsü olmaz ama etkili veya etkisiz öğretmen olur… Etkili öğretmenler ise dijital araçlara alışan öğrencilere her yerden erişebiliyorlar, ister canlı ister videolarla… Haydi bakalım öğretmenlerimiz rekabet ağır…

Özetle, artık salgın sonrası yeni normlar haline gelen bu durumları derinlemesine irdeleyerek eğitim sistemimizin yeni normalini bulması çocuklarımız için zamanın ruhunu yakalayabiliriz…

 

 

Bir yanıt yazın