Değişim Sınıflarda Başlayacak

Değişim Sınıflarda Başlayacak

“Herkes kendi kapısının önünü süpürdüğünde, her yer ter temiz olur.” demiştir Goethe, duymuşsunuzdur.

Bazen biz insanlar olarak var olan olumsuz bir durumun nedenlerini dışarıya atmaktan veya var olan sorunların çözümlerini kendimizin dışında aramaktan eyleme geçemeyiz. Oysa içinde olduğumuz, kendimizle birlikte o sorunun bir parçası olduğumuzu bilmemiz veya fark etmemiz gerekir.

Bu durumu eğitim alanında ele aldığımızda biz eğitimcilerin, öğretmenlerin çok sık bir şekilde sorunu “eğitim sistemi” üzerine yüklediğini, işler içinden çıkılmaz bir hal aldığında kırdığımız vazoyu evin yaramaz çocuğunun üstüne atarcasına “eğitim sistemi” üstüne attığımızı gözlemliyorum.

Sistem denilen yapı nasıl ki bir makine çarklarının birbirini harekete geçirmesi sonucunda işler bir hal alıyorsa, eğitim sisteminde bu birbirini etkileyen ve harekete geçiren yapının en önemli birimini öğretmenler olarak görebiliriz.

Sorunu bu denli büyük yaşamak doğal olarak, onu bir Kaf Dağı gibi görmemizi sağlıyor ve ‘asla geçilmez bir yapı’ inancına bizleri sürükleyebiliyor. Oysa ki o büyük sorunu oluşturan her bir çark, kendi paslarından kendisi arınabilse sistem çok daha kolay bir şekilde işlevsel hale gelebilir. Böylelikle hepimizin hayalinde olan nitelikli, kaliteli, beklendik ve içinde bir çark olarak var olmayı istediğimiz bir biçimde sistem çalışmaya başlayabilir.

İşte tam bu yüzden, içinde bulunduğumuz bu devrik sistemi bozuk, işlemeyen bir makine haline getiren her bir çark olarak kendi paslarımızdan arınmalı ve birbirimizi harekete geçirmeliyiz.

Hiçbir zaman unutulmaması ve bir değişim yolculuğuna çıkıldığında dönüp dönüp tekrar bakılması gereken bir kural vardır kanımca:

“Değişim içeriden dışarıya doğru gerçekleşir.”

Değişim için dışarısının büyük yapının değişmesini beklersek, en yakındaki kendimizin paslarını göremez oluruz. Fakat bizim en küçük değişim eylemimizde, dışarıda büyük değişim ve dönüşüm kıvılcımları alevlenerek bir aydınlığa dönüşebilir.

İşte tam da bu yüzden bu yeni dönemde “Değişimi Herkes Kendi Sınıfından Başlatmalı!” demek ve yazımı daha önce Ahmet Şerif İzgören’den dinlediğim şöyle bir hikayeyle sonlandırmak istiyorum.

Serçe Hikâyesi

Orman yanıyor! Bütün hayvanlar seyrediyor. Ben ormanı anlatıyım, siz lütfen orman yerine eğitim sistemimizi düşünün.

Bir tane serçe koşuyor gidiyor bir damla su alıyor bırakıyor ormanın üstüne..

Koşuyor gidiyor, bir damla su alıyor, bırakıyor ormanın üstüne.

Öteki hayvanlar gülüşüyor. “Ya!” diyorlar. “Bitti orman yanıyor sen napıyorsun?”

Serçe küçük gagasına topladığı suyu ormanın üstüne tekrar boşalttıktan sonra diğer hayvanlara dönerek şöyle diyor:

“Benim elimden gelen bu!”

Eğitimciler olarak bireysel varlığımızla eğitim sisteminin içerisinde bir serçe kadar olabiliriz belki… Bizim elimizden gelene odaklanarak, birleşerek büyük bir yangına çare olabileceğimiz kanısındayım. Yani “Dünyada görmek istediğimiz değişim, biz olmalıyız.”  Mahatma Gandhi

Umarım bu yeni eğitim-öğretim yılı değişimi sınıflardan başlattığımız ve büyüttüğümüz bir dönem olur.

Barış Sarısoy / twitter: @barissrsy 

 

 

Yazar

Akademik Koordinatör & Eğitmen

2 comments

  • Barış hocam, yeni öğretim yılına başlarken değişimin kendimizden başlaması gerektiğini vurgulayarak çok önemli bir konuya parmak basmışsınız. Hepimizin zaman zaman karamsarlığa kapıldığı oluyor. Bazen eğitimdeki iyi örnekleri görüp umutlanıyoruz, sonra tüm çocukların aynı imkanlardan yararlanamadığını görünce üzülüyoruz. Yine de sizin gibi lokomotif eğitimcilerin varlığı bizleri düştüğümüz karamsarlıktan kurtarıyor.
    Tüm sorumluluğu sistemin çarpıklığının üzerine yükleyip işin içinden çıkmak değil, var olan şartlar içinde elimdekilerle daha iyi ne yapabilirim sorusunu tüm öğretmenlerin kendilerine sorması gerekiyor. Bunu soranlar var biliyorum, daha da çoğalması dileğiyle.

  • Teşekkür ederim Aysun hocam. Dediğiniz gibi; “Ben ne yapabilirim?”, “Benim elimden gelen ne?” sorusunu daha fazla soran eğitimciye, öğretmene ihtiyacımız var. Ne güzel ki çevremizde böyle insanların varlığı ve giderek de artıyor oluşunu görmek umut verici…
    Değerli yorumunuz ve paylaşımınız için teşekkürler.

Bir cevap yazın