Almaya başladığımız MGUSP-Mesleki Gelişim Uzmanlığı Sertifika Programı Modül-1 eğitiminde bizlere hayatımıza uyguladığımız taktirde fayda sağlayabilecek birkaç kitap önerildi. Bunlardan bir tanesi ise SAM HORN tarafından yazılmış olan “TONGUE FU” kitabıdır. Kitabın adını gördüğüm ilk an “Hazır mısın? Sanıyorum dövüşmeyi sonunda sana öğretecekler”, dedim; fakat kitabı okumaya başlayınca ve isminin çıkış noktasını görünce, işlerin üstesinden sandığımdan daha barışçıl bir şekilde gelineceğini gördüm.
Kitabın ismi yazarımızın kendi yönettiği seminerlerden birinde katılımcılardan biri ile arasında geçen bir diyalogdan yola çıkılarak verilmiştir. Kitabın adı dilbilimsel açıdan incelendiğinde, İngilizce “Tongue” kelimesi Türkçe “dil” anlamına gelmektedir. “Fu” ise “Kung Fu” gibi dövüş sanatından yola çıkılarak eklenmiştir. Bu bilgiyi de buraya not düşelim. Zira gözümüz korkmasın.
“Sözlü Dövüş Sanatı” anlamıyla doğru ada sahip olan bu kitap, iletişimde kullanılabilecek teknikleri bizlere güzel örneklerle sunmuştur.
TONGUE FU’nun en güçlü yönlerinden biri anlatımıydı. Akıcı bir dille yazılmış olan bu kitabı okurken yüzünüzden tebessümü eksik etmeniz pek mümkün değildir. Benim yüzümden pek eksik olmadı. Tebessümün ötesinde en çok da kendime güldüm. Haksızlık etmek istemem kendime, kıyısından köşesinden dokunmuşum tekniklere; fakat yeteri ölçüde değilmiş onu gördüm. Bir eğitimci olarak kendi öz eleştirimi yaptığım bu süreçte doğru iletişim kurmanın da aslında icra edilen bir sanat olduğuna şahit oldum.
Kitapta birçok insanın hayatından da kesitler görebilirsiniz. Kendinizi örneklerde verilen kişilerin yerine koyduğunuzda ve “Ben nasıl tepki verirdim?” diye sorduğunuzda aslında kitabın tekniklerini hayata geçirmeye hazır olduğunuzu ve yaşayabileceğiniz herhangi bir iletişim sorununda bunları kullanmaya başlayabileceğinizi hissedebilirsiniz. Ben hazırlığımı yapmış beklerken, kitaptaki örneklere benzer bir durumu yaşayıverdim. Kader mi yoksa evrene gönderdiğim bir enerjimi bilmiyorum, fakat benim kurtarıcım oldu. Evimde yaşadığım elektrik tesisatı sorunu için çağırdığım mahallemizin elektrikçisi Coşkun Amca iki gün üst üste randevusuna gelmeyince, sakince onu arayıp, tıpkı kitapta yazılanlar gibi, kendisine “Coşkun Amca, seni de iki gün üst üste zor durumda bıraksalar ve gelmeseler, nasıl tepki verirdin?” diye sorduğumda, sevgili Coşkun Amca iki saat sonra kapımı çaldı. Coşkun Amca, karşısında tepkili, eli belinde birini beklerken, suratında gülen bir ifade ile beni bulunca şaşırmadı değil. Şaşıran tek kişi o değildi elbette. Ben de gururla üstesinden geldiğim bu durumun keyfini çıkarıyordum. Coşkun Amca’ya Tongue Fu’dan hediye etmeyi düşünmedim değil.
Bildiğiniz gibi, iletişim, hayatımızın her alanında kilit bir role sahiptir. Doğru iletişim ile birçok konuyu çözebileceğimizi, ilişkilerimizi koruyabileceğimizi, kendi çıkarlarımızı ve karşımızdaki kişi veya kişilerin çıkarlarını koruyabileceğimizi hepimiz bilmekteyiz. Bu aşamada aklıma çocukken izlediğim bir film geldi. Filmde dövüşmek yerine “Capoeira” dansı yapan bir grup genç vardı. Hayranlıkla izlemiştim. Hareketlerin bazıları dövüş sanatlarını temsil ederken, Capoeira dansında bunlar dövüşmenin ötesinde bir ahenk, bir bütünlük sağlıyordu. Dövüşüyormuş gibi görünen bu bir grup genç, aslında dans ediyordu ve sorunları keyifle çözüyorlardı.
TONGUE FU’da geçen tekniklerden en çok dikkatimizi çekenler “Oyunun adını koy” ve “KÖH Treni”dir. Bir polis memurunun ve bir barmenin hayatından örnek bir kesitle “Oyunun adını koy” tekniği karşımıza çıkmaktadır. Bu tekniklerle sebat etmenin aslında önemini görmekteyiz. Bu konuya hitaben kitapta da Saint Augustine’nin bir sözüne yer verilmiştir: “Sebat bilgeliğin yoldaşıdır.” İçinde bulunduğunuz durumu sebat ederek sizlerin nasıl yönetebileceğinizi göreceksiniz. Aslında sanıldığı kadar zor da değilmiş. “KÖH Treni” olayları kolaylıkla çözüme kavuşturabileceğimiz diğer bir tekniktir. Kitap da Henry Ford’un bu konu ile ilgili bir sözü alıntılanmıştır: “Çoğu insan problemlerin çevresinden dolaşmaya, onları çözmeye çalışmaktan daha çok zaman ve enerji harcıyor.” Kitapta yer alan örnek hayatlardan alınan kesitleri okudukça “KÖH Treni’nin uygulanılası bir teknik olduğu kanısına varacaksınız. KÖH Treni tekniği açılımı ise “KABUL ET/ÖZÜR DİLE/HAREKETE GEÇ’tir.
TONGUE FU’yu okurken dikkatimi en çok çeken alıntılardan biri ise John F. KENNEDY’nin bir sözü olmuştur: “İşimiz geçmişin sorumluluğunu değil, geleceğin rotasını belirlemektir.” Eğer yaşadığımız olaylarda veya karşılaştığımız, şahit olduğumuz durumlarda bir çözüme ulaşmak istiyorsak, sanıyorum ki her zaman aklımızda tutmamız gereken bir söz. Böylece “SÖZLÜ” dövüş sanatını tercih etmiş olacaksınız.
TONGUE FU’yu bitirdiğimde hayatımızın merkezine mizahı biraz daha koymalıyız diye düşündüm. Öfkeden uzak mizaha yakın sözlü dövüş sanatları tatlı birer tecrübe ve çözümlenmiş sorunları hatırlatmaktadır.
TONGUE FU’da “Ama” ve “Ve” kullanımına ayrıca dikkat çekilmiştir. “Ama” yerine “Ve” koymak önceleri zor gelse de kullanımına alışıldıkça ve içselleştirildikçe daha pozitif ve daha verimli, sağlıklı bir iletişimin kapısını açmaktadır. Sizler de deneyince Sam HORN’a bu konuda hak vereceksiniz. Ben bunu da denedim. Önceleri zor gelse de, sonrasında bir oyuna çevirdim. Tavla gibi, satranç veya dama gibi düşünebilirsiniz bu oyunu. Sonunda “Ama”ları yemeye hazır “Ve”ler vardı.
Bizlere aslında karmaşık geldiğini düşündüğümüz her olayın temelinde aslında iletişimsizlik olduğunu biliyoruz. Hali hazırda cevabını bildiğimiz bu konuda bu denli sorunlar yaşamamız ise işleri yoluna koymak için geç olmadığını da bizlere gösterir. Söyleyebileceğimiz ustaca birkaç fikir bizlere birçok kapı açabilir aslında. Bu kitapta yer alan tekniklerle incinmeden veya incitmeden nasıl var olabileceğinizi göreceksiniz. Belki de biraz Capoeira dansı yapabilirsiniz.
TONGUE FU’nun iç dünyanıza seslenen bir kitap olduğunu göreceksiniz. Bizleri kendimize sorular sormaya itmektedir. Bu soruları sormaktan kaçınmayın. Bu soruların cevaplarını, kitapta yer alan teknikleri sadece okuduğunuzda değil hayatınıza geçirdiğinizde kolayca bulacaksınız. O zaman, bu kitapla birlikte farklı teknikler öğreneceğiniz bu manevi yolculuğa çıkmaya ne dersiniz?
Yazan: Gülşah Alpaydın Kaya / YÖM Okulları İngilizce Öğretmeni