İlk önce şu akademik odaklı okullar derken neyi kastediyoruz, onu bir açalım…
Bir okulun akademik odaklı olup olmadığına nasıl karar verebiliriz? Bu okulların tercih ettiği eğitim uygulamaları nelerdir? Öğrencilere nasıl bir öğretim yaşantısı sunarlar? Okulun içerisinde nasıl bir etkileşim iklimi vardır? Aslında bu yazıda, bahsettiğim soruların cevabını kendi gözlemimce aktarmaya çalışacağım.
Başlarken, bu okulların yapılarında gözlemlediğim en belirgin özellikleri aşağıdaki gibi sıralayayım istedim. Daha sonra bunları açacağım…
- Rekabetçilik
- Notlandırma ve Sıralandırma
- Tek Başarı Tanımı
- Sadece Bireysel Öğrenme
- Katı Hiyerarşi
Elbette bu belirtilerin içerisine daha eklenebilecek birçok madde vardır. Fakat temelinde eğer bu durumları açık ve net bir şekilde gözlemliyorsak o okul akademik odaklı okuldur diyebiliriz.
Peki, bu okullar çocuklara acımasızca başarılı olmayı nasıl öğretir?
Şimdi yukarıdaki maddeleri biraz daha açarak, akademik odaklı okulların tasarımlarının üzerinden ilerleyelim ve bu maddelerin çocukların üzerinde yarattığı olumuz etkileri biraz derinleştirelim…
- Rekabetçilik
Çocuklar böyle bir okulda sürekli olarak bir yarış ve rekabet içerisinde soluk alırlar. Bir süre sonra çocukların tek derdi birbirlerinin başarısının üzerine çıkmak olarak şekillenir. Çünkü akademik odaklı okullarda başarı ancak diğerinin sana göre başarısız olmasına bağlıdır. Yani bir çocuğun yanı başında oturan arkadaşının başarısı aslında onun başarısızlığı demektir.
Peter Gray, akademik odaklı okullar için şöyle söyler: “Bu tarz okulları en güçlü şekilde benimseyen öğrenciler sistemi iyi anlarlar ve acımasızca başarılı olurlar. Başkalarına yardım etmekten çok başkalarını alt etmekle ilgilenirler.”
Peter Gray’ın belirttiği gibi sistemi çözen ve içselleştiren çocuklar çok sağlam bir şekilde bencilliği öğrenirler.
- Öğrencilerin Sürekli Notlanması ve Sıralandırılması
Çocuklar sürekli bir not, puan, sticker vb. gibi yapay ödüllerin peşindedir. Bu ödüllere ulaşabilmek için sınıftaki diğer tüm arkadaşlarına göre bir şeyleri daha iyi yapması gerekir. Öğrenme motivasyonunun temel kaynağı dışarıdan gelenlerdir. İçselleştirilmiş bir öğrenme yok denilecek kadar azdır.
Bu yapının içinden geçen bireyler hayatları boyunca kendilerinden ziyade çevresindeki insanların yaptıklarına odaklanarak, kendilerini sürekli olarak başkalarıyla kıyaslarlar. Başarı onlar için başkalarından daha iyi olmaktan başka bir anlam taşımaz.
- Başarının Tek Tanımı
Yapay olarak verilen notlarla sadece akademik zekâsı güçlü olan çocuklar listelerin en başına yerleşirler. Daha sonra listenin zirvesinden aşağıya baktıklarında diğer arkadaşlarını “öteki” olarak görürler. Çocuklar sınıf içerisinde iki sosyal sınıfa ayrılır; “başarılı” ve “tembel”. Bu sınıflara giren çocukların tanımları üzerlerine yapışır ve uzun süre bu kimlikleri üzerlerinden çıkaramazlar. Kısacası akademik odaklı eğitimle yaratılan suni ortamlarda, çocuklar sürekli olarak gerçek hayattan bağımsız, tekil bir kurgunun içerisinde başarı oyunları oynarlar.
- Katı Hiyerarşi
Çocuklar öğrenmeyi sadece bir yetişkinden aldıkları bilgiler olarak görürler. Karşılarındaki yetişkin onların ne kadar, ne düzeyde öğrenmeleri gerektiğine karar verir. Çocuklar kendileri ve kendi öğrenmeleriyle ilgili çoğu konuda söz sahibi değillerdir. Sadece söylenileni yapmaları yeterlidir. Amaçsız, gerçek yaşamla hiçbir ilişkisi olmayan ve çocuklara hiçbir yararı olmayan birçok saçma şeyi sırf emir böyle dercesine yaparlar. Söyleyen kişi ise bilginin kaynağı olarak hiyerarşinin en tepsindedir.
Bu okullara göre “doğru” öğrencinin anladığı ve önemsediği, doğru olduğuna gerçekten inandığı ya da günlük hayatta faydalı bulduğu yanıtlar değil, öğretmenlerin veya sınav hazırlayanların aradığı yanıtlar demektir. Yani hiyerarşinin en üstündeki ne isterse çocuk onu verebilmek için savaşır…
- Bireysel Öğrenme
Genel olarak öğrenme süreçleri tek bir yöntemle devam eder. Öğretmenlerin tahtanın başına geçtiği çocukların ise askeri bir düzen halinde tahtaya dikey diğer arkadaşlarına ise paralel olarak sıralandırılmaları şeklindedir. Akran etkileşimine, birlikte öğrenmeye ve üretmeye yer verilmez. Bu tarz uygulamalar gereksiz ve zaman kaybı olarak görülür.
Başkalarına yardım etmeyi bile çocuklar bu yapının içerisinde tehlikeli görebilirler. Çünkü her çocuk birbirinin başarısından değil başarısızlığından beslenir.
Sonuç olarak…
Görüldüğü gibi akademik odaklı okullar sanıldığının aksine çocuğu iyi ve mutlu bir yaşam, kaliteli bir sosyal çevre, çok iyi bir kariyer hayatına hazırlamazlar. Hazırladıkları tek şey yapay bir sınav başarısıdır. Çocukların üzerindeki etkisi ise radyasyona benzer. Çocuklar yaşamlarının uzun bir sürecinde bu olumsuz etkiyi üzerlerinden atamazlar…
Bu yazıdan sonra sorulabilecek son soru…
Çocuklarınızın bencilliği öğrenmesini, yan sıradaki arkadaşının ayağını kaydırması için içsel bir arzuyla yanıp tutuşmasını, başarılı olmak için her türlü şeyi yapabilecek duruma gelmesini, yapay başarıların arkasında hayatı boyunca koşup durmasını mı istiyorsunuz?
Akademik odaklı okullar bu isteğinizi karşılayacaktır. Çünkü;
“Akademik odaklı okullar kurguları gereği çocuklara bencilliği öğretir.”
Barış Sarısoy /twitter: @barissrsy
Pingback: Akademik Odaklı Eğitimin Yarattığı Kirli Bir Başarı Motivasyonu | Öğrenme Yoldaşı