Okullarda sosyal sorumluluk

Okullarda sosyal sorumluluk

Bugünlerde üzerinde çok zaman ayırarak çalıştığım bir konuyu yazmak istedim.

Uzun yıllardır eğitimci olarak içinde bulunduğum sektörde öncelikle IB Diploma programı içinde yer alan sosyal sorumluluk projeleriyle başladığım sonrasında Öğretmen Akademisi Vakfında kuruluş sürecinde kurucu genel müdür olarak yer aldığım sivil toplum süreçleri sonunda ulaştığım 21. Yüzyıl dünyası hakkında bir sentezden söz edeceğim.

Özellikle ülkemizde de son yıllarda şirketlerden başlayan ve sonrasında eğitim kurumlarında devam eden sosyal sorumluluk projeleri hakkında büyük hayal kırıklıkları yaşadığımı söylemek isterim. Bu projelerin büyük bir çoğunluğu harika fikirler ve iyi niyetlerle başladığı halde sosyal etki anlamında baktığımızda harcanan zaman ve emek açısından istenen etkiyi oluşturmadığını görüyoruz. Burada benim sorum  ¨ne oluyor da etki yaratmıyor? ¨ şeklinde.

Şirketler ve Sosyal Sorumluluk

Şirketler açısından baktığımızda sosyal sorumluluk projelerinin amaç ve odaklarını tartışmak gerektiğini söyleyebilirim. Dünya örnekleriyle karşılaştırdığımızda bu projelerin en önemli etki alanlarından birisinin çalışan gönüllülüğünü artırması ve toplumsal gönüllülüğe katkı sağlaması gerektiğini söyleyebiliriz. Oysa ülkemizde bu çalışmaların çoğunluğu ne yazık ki reklam bütçeleriyle ilişkilendirildiği için şirket imajı ve bilinirliği için kullanılıyor. Ayrıca şirketlerin birkaç tanesi dışında çalışan gönüllülüğünü teşvik edecek iç düzenlemeler de olmadığını görüyoruz. İngiltere örneğinden konuşursak şirketler, çalışanlarının bir sosyal projede görev almaları halinde mesai saatlerinden bir kısmını buna ayırmalarına kurumsal olarak izin veriyorlar. Çalışanlarının haftalık mesai saatlerinden 3 saatini sosyal çalışmalar için ayırmasını sağlayan şirketler, çalışan bağlılığı ve motivasyonunu yükselttikleri için çalışan verimliliğini de artırmış oluyorlar.

Okullarda Sosyal Sorumluluk

Aynı konuya okullar açısından baktığımızda benzeri bir durumu görmek mümkün. Özellikle eğitimcilerin sosyal çalışmalar için ayırdıkları zamanların en azından bir bölümünün mesai saatleri içinden ayrılması onları motive edecektir, tabii aynı durum öğrenciler için de geçerli. Bu kadar yoğun sınav baskısı ve hazırlığının olduğu okullarımızda çocuklarımızın ve gençlerimizin gönüllülüğü öğrenmeleri ve yeni fikirler geliştirmeleri için ayrılan zaman olmadığı gibi  maalesef öncelik de bu yönde değildir.

Öte yandan biz eğitimciler okullarda her şeyi öğrencilerimize bir proje olarak yaptırıyoruz ve öğrenciler özellikle fikirler anlamında tam tabiriyle uçuyorlar. Peki ya sonra ne oluyor? Projeler sunuluyor, alkışlar alınıyor, ödüller dağıtılıyor, reklamlar yapılıyor…Benim sorum şu:¨Bu harika projelerden kaç tanesi hayata geçiriliyor ve/veya yaygınlaştırılıyor?¨

Sosyal Girişimcilik ve Liderlik

Son 2 yıldır Yenilikçi Öğrenme Merkezi ekibi olarak özellikle gençler için Sosyal Girişimcilik ve Liderlik programları yapıyoruz. Bu kapsamda pek çok okulla ve gençlerle çalışıyoruz. Burada gördüğüm en önemli bulgu şöyle:

Biz okullarda öğrencilere proje yapmayı  o kadar çok öğretiyoruz ki gençler her şeyi bir proje olarak ele alabiliyor ve harika fikirler oluşturuyorlar. Öte yandan bu projelerin etki yaratması ve sürdürülebilirliğini hiç düşünmüyorlar! Projeler sırasında harika, hatta uçuk fikirler oluşuyor, alkış alıyorlar. Oysa bu projelerin neredeyse tamamı duvarlarda panolarda ve sergi sonrası alanlarda anı olarak kalıyor ve yok oluyor.

Tam bu noktada Prof.Dr. Yong Zhao diyor ki:¨Küresel öğrenenler yetiştirmek için artık proje temelli öğrenme değil ürün odaklı öğrenme ¨POL-Product oriented learning¨ yapmalıyız.¨  Burada temel neden aslında 21. yüzyıl dünyasında en önemli iki kavram sürdürülebilirlik ve yapılabilirlik… Oysa sosyal sorumluluk projelerinin yaklaşımında kaynak veren olduğu sürece iş yürüyor ve yapılabilirlik noktası da bağışı yapan ve/veya kaynak sağlayanın istediğince oluyor.

Bu nedenle ben artık okullarımızın sosyal sorumluluk kapsamında ayıracakları zaman ve kaynaklarını gençlere sosyal girişimcilik ve liderlik becerileri geliştirecek programlara ayırmaları gerektiğinin altını çizmek istiyorum. Örneğin bir okul reklam bütçesinden dahi olabilir her yıl sadece bir öğrenciden aldığı ücreti o düzeyde öğrenciler tarafından geliştirilmiş sosyal girişim fikirlerinin desteklenmesi için başlangıç kaynağı olarak ayırsa eminim o okulun eko sisteminde birkaç yıl içinde pek çok sosyal girişimci yetişecektir.

Sosyal girişimciliği anlatırken en sevdiğim şekilde nasıl tarif ettiğimi de yazmak isterim:

Sosyal Girişimcilik, sıradan insanların, yaşadıkları dünya ve/veya çevreyi sıradışı, fark yaratan girişimleriyle ödüllendirmeleridir.

Sonuç olarak

Bu tarifte de görülebileceği gibi sosyal girişimci içsel motivasyona sebep olur! Eğer okullarımızda iç motivasyona sahip öğrenenler oluşturmak istiyorsak erken yaşlarda sosyal girişimcilik ve liderlik becerilerine eğilmeliyiz. Bu noktada hemen bir tarif daha yapmak isterim. Çünkü son dönemde bazı yazılar ve çevrelerde “Ben çocuğumun lider olmama hakkını savunuyorum.” benzeri popüler söylemlerin dolaştığını görüyorum. Liderlikten ne anladığımız ve liderlik eğitiminin neyi amaçladığını bilmek, sanırım bu söylemlerin temelsizliğini gösterecektir.

Bir liderlik eğitimcisi olarak bana çok sorulan sorulardan birisi de:¨Bu kadar çok kişiye liderlik eğitimi veriyorsunuz, herkes lider mi olacak?¨ sorusudur. Bu soruyu iki temel noktayla cevaplıyorum:

  • Liderlik, kendini tanıma ve kendini yönetme temel becerisidir. Yani öz yönetim! Bu nedenle erken yaştan itibaren bunu geliştirmeliyiz.
  • Harvard Üniversitesinden hocalarım R.Heifetz ve M.Linsky derler ki: ¨Leadership is a behaviour rather than a position!¨  Yani, Liderlik bir pozisyon değil davranış biçimidir!

Kısacası artık okullarımızda sürdürülebilirliği olmayan sosyal sorumluluk projeleri yerine sosyal girişimcilik ve liderlik becerilerine zaman ve kaynak ayırmalıyız. Özellikle liderlik ve sosyal girişimcilik üzerine birkaç yazı daha yazmak ve derinlemesine paylaşmak dileğiyle…

Yazar

Yenilikçi Öğrenme Merkezi Kurucusu & Eğitimci

1 comments

  • Kayhan hocam, sosyal girişimcilik ve liderlikle ilgili duyarlılık oluşturma yolunda bir ilk adım olan yazınız için teşekkür ederiz. Sizin de anlattığınız gibi sosyal sorumluluk projesi adı altında okullarda pek çok etkinlik yapılıyor. Projeyi yapmış olmak ve haber yapmak yetiyor. “Sürdürülebilirlik” kavramı ise hemen hiç kimsenin üzerinde durup düşünmediği bir konu. Düşünelim, düşündürelim.

Bir yanıt yazın