Öğrencilerle Bağ Kurmak İçin En İyi Yol: Teneffüsler

Öğrencilerle Bağ Kurmak İçin En İyi Yol: Teneffüsler

Geleneksel bir eğitim anlayışı içerisinde, yaklaşık 40 dakika boyunca devamlı yönerge almış, sandalyesinde öylece oturmuş, yalnızca dinlemiş, izlemiş ve şanslıysa biraz arkadaşlarıyla bir arada çalışmış çocukları düşünelim.

Teneffüs zili çaldığında -özellikle kendini zor zapt eden çocukların- saniyeler içerisinde nasıl dışarıya ışınladıklarına tanık olmuşuzdur hepimiz.

Teneffüsler çocuklar için tartışılmaz bir değere sahip. Bunun temel nedeninin, okulun kurgusu bakımından en özgür ve çocukların doğasına en uyumlu zamanlarının teneffüsler olduğunu düşünüyorum.

Şöyle bir baktığımızda, çocuk teneffüste ona ayrılan zaman dilimini istediği şekilde değerlendirebiliyor: oynayacağı oyunu, birlikte oynayacağı arkadaşı veya öylece boş boş dolanmayı vb. seçebiliyor. Bunun yanında teneffüs süreçlerinde çocuğun ihtiyacı olan hareket etme (hareket etmek insanın en temel ve doğal ihtiyacı ki evrimsel süreç açısından baktığında insanın dinamiği bu içgüdü üzerine kurulu) ihtiyacını da karşılayabiliyor.

Teneffüslerde kurulan ilişkilerin özellikle oyun yaşantısı içerisinde, çocukların birçok sosyal duygusal gelişimine önemli derecede katkısı var. Özellikle sosyal ilişkilerine…

Nedeni ise oyun ve oyunsu süreçlerin çocukların ilk temas ettiği toplumsal kurumlar olması. Ortak kurallarının ve belirli bir dilin olduğu, sosyal etkileşimin ve iletişimin gerektiği…

Teneffüste özgürce yaratılan ve çocukların kendi hür iradeleri doğrultusunda içinde bulundukları bu toplumsal kurumlar ayrıca ilişkiler arası bağları güçlendiren de bir etkiye sahip. Oyun süreçlerinde çocuklar arkadaşlarını en doğal halleriyle tanıyabiliyor ve kendilerini en doğal halleriyle ortaya koyabiliyorlar. Böylelikle aradaki yapay iletişim duvarları ortadan kalkıyor.

Ne yalan söyleyeyim, bir çoğumuzun olduğu gibi çocukken benim de en çok zevk aldığım zaman dilimlerinden biri teneffüslerdi. Gerçi hala teneffüslerin bende ayrı bir yeri var. 🙂

Teneffüslerde çocuklarla oynamanın, içimdeki oyun oynama ihtiyacını karşılama fırsatı olduğunu düşünüyordum. Fakat şunu gördüm ki, teneffüs aralarında çocuklarla vakit geçirmek benim kendi ihtiyacımı karşılamamdan çok daha öte bir noktaya temas ediyormuş. Çocuklarla gerçek, doğal olan bağlar kurabilmek gibi mesela… Çünkü oyunda herkes eşittir ve oyunda kurulan güven ilişkisi bir etkileşim içerisinde oluşmuştur.

Genel olarak savunduğum bir şey vardır, bir çocuğun en son üzeceği, canın sıkılmasını isteyeceği kişi oyun arkadaşıdır. Oyun arkadaşı çocuğun en değer verdiği sosyal profillerinden biridir çünkü en doğal yaşamsal ihtiyaçlarını birlikte karşıladıkları bir süreç yaşarlar.

Eğer bir çocuğun oyun arkadaşı olabiliyorsanız -ki çok zordur- hiçbir şeyden korkmayın. Öyle sınıf yönetim stratejileri, sen mi büyüksün ben mi gözdağları vb. hiçbir şeyi düşünmenize gerek kalmaz çünkü o çocuk size olan sorumluluklarını aranızda kurduğunuz etkileşim bağından dolayı yerine getirecektir. Size sevgi kaynaklı bir saygı geliştirecektir. Aynı sizin ona duyduğunuz veya duyacağız saygı ve sevgi gibi…

Okulda çocuklarla birlikte geçirdiğim süreç boyunca gözlemlediğim ve gördüğüm şey şu; çocuklarla teneffüste en fazla vakit geçiren, onların oyun yaşantısına onlardan biriymiş gibi dâhil olan ve çocukların oyun arkadaşı olmayı başaran öğretmenler çocuklarla en güçlü bağları geliştiren öğretmenler oluyor.  Bununla birlikte olumlu bir sınıf iklimi kurmaları daha kolay hale geliyor. Öğrencilerden bekledikleri sorumlulukların ve sınıfta sevgi bağının yarattığı bir saygı iklimi çok daha doğal ve güçlü oluşuyor.

Oyunlar evrensel bir dildir. Herkes doğuştan bu dile sahip olarak dünyaya gelir. Bu dili konuşmak çoğu zaman bir insan için hayattaki en çok keyif veren şeylerden biridir. Özellikle çocuklar için… Bundan dolayı çocuklar çoğu zaman bu dili kullanmak ister. Eğer bir çocukla iletişim kuramadığımızı, bağ kuramadığımızı düşünüyorsak onun anladığı dilden yani oyun dilinden konuşabiliriz. Teneffüsler ise bunun için çok iyi fırsat, önerim bu fırsatı iyi değerlendirebilmek.  


Barış Sarısoy

Twitter/instagram: @barissrsy

Yazar

Akademik Koordinatör & Eğitmen

2 comments

  • Acaba çocukla baĝ kurmak istiyor mu öĝretmen?9. sınıfa giden oĝlum var .Bugüne kadar gördüĝüm öĝretmen profili hep ögrenciden bekliyor kendini göstermesini biraz sessiz ve çekingense çocuk bu onun dezavantajı oluyor . Öĝretmen önde olanlarla dersi ve muhabbeti götürüyor ders dışı ise zaten kimin umurunda.Umarım yaptıĝı işin öneminin farkında olan öĝretmenler çoĝalır ve çocuklarımız için olumlu etkilerini görebiliriz.

Bir yanıt yazın