Lisans eğitimim sırasında, öğretmen olduktan sonra katıldığım kurs ve seminerlerde hocalarımın sıklıkla vurguladığı mesaj, çocuklarla iletişimde göz teması ve ben dilinin ne kadar önemli olduğuydu. Mesleki Gelişim Uzmanlığı Sertifika Programı Modül 1 eğitiminde, “İletişim ve Dinleme Becerileri” konusunda yaptığımız birbirinden keyifli uygulamalar ile hatalarımı gözden geçirme fırsatı bulurken farkındalığımı arttırmanın hazzını yaşadım.
Bir Mesleki Gelişim Uzmanı, öğrenci, eğitimci ve anne-babalar ile iletişim kuruyorsa “kabul etme” ve “dinleme” gibi önem teşkil eden ilkeleri çok iyi kullanıyor olması gerekir.
“İletişim Engelleri” ile ilgili bir örnek üzerinden uygulama yapmaya ne dersiniz? Odasını toplamakta zorluk çeken bir çocuk annesine bunla ilgili sorun yaşadığını ifade ediyor diyelim. Annenin verme olasılığı yüksek yanıtlarını inceleyelim.
-Şikayet etmeyi bırak, odanı topla,
-Arkadaşlarınla buluşmak istiyorsan hızlan,
-Temiz ve düzenli bir çocuk olmak istiyorsan odanı pırıl pırıl yapmalısın,
-Odanı bu kadar dağıtırsan toplayamazsın tabi,
-Odanı toplamak için sadece yarım saatin kaldığını hatırlatırım,
-Sürekli şikayet edersin zaten,
-Kardeşin gibi davranıyorsun, ilkokul öğrencisi gibi değilsin,
-Anlaşılan sana yardım etmemi istiyorsun,
-Düzenli bir çocuksun bunu yaparsın,
-Odasını tek toplamayan sen değilsin. Dene zor olmadığını göreceksin.
-Neden toplayamıyorsun? Ağır oyuncak kutuların mı var?
-Aldırma, toplarız.
Bu ve benzeri yanıtları alan bir çocuğun iletişimi ne kadar sürdüreceği, hangi duygular içinde olacağını düşünmek gerekir. Hadi odasını toplamayan çocuğa ben dili ile yanıt vermeyi deneyelim. “Odanı zamanında toplayamadığında telaşlandığını görüyorum, bunun alışkanlığa dönüşmesinden korkuyorum”. Günlük hayatta ben dili ile konuşmak her an mümkün değil gibi görünüyor. İletişimimizi sürdürmek istediğimiz kişiler için çokça pratik yapmaya değer diye düşünüyorum.
Son zamanlarda beni etkin dinlediğini düşündüğüm kişileri gözümde canlandırıyorum. Bir ya da iki kişiyi geçmiyor. Ya da ben ne kadar etkin dinleme becerisine sahibim. Doğru dinlemek uygulamalar yapılarak geliştirilebilir ve öğrenilebilirmiş. Denemeye değmez mi?
Bu eğitim-öğretim yılının başında bir erkek öğrencim sınıfta etkinliği sürdürmeme engel teşkil edecek davranışlarda bulunuyordu. Sınıf içindeki oyuncaklara zarar verme, arkadaşlarına vurma davranışları ve ‘etkinliğe katılmak istemiyorum’ şeklinde söylemleri oluyordu. Ancak oryantasyon dönemi olduğu için sınıfta ilgilenmem gereken uyum sağlamakta zorluk çeken farklı davranış problemleri olan başka öğrencilerim de vardı. Bir gün ikimize de uygun olan bir zaman diliminde dersten çıkıp ayrı bir sınıfa gittik. Bana ailesi ya da arkadaşları ile ilgili bir resim yapmak isteyip istemediğini sordum. Ailesi ile ilgili resim yapmak istediğini paylaştı. Resmini tamamladıktan sonra önce resimde kullandığı renkler, kendisinin sevdiği renkler ile küçük bir sohbette bulunduk. Sonrasında o anlattı ben dinledim. Kardeşinin evde yaptığı yaramazlıkları, kendisine zarar verdiğini uzun uzun anlattı, ben dinledim. Anne babasının izlediği programları, babasının çok çalıştığını, eve geç geldiğini..O anlattı ben dinledim. Ve ben sadece kulağımla, gözümle, kalbimle, ve kesintisiz dikkatimle dinledim. Öğrencimin dinlenmeye ihtiyacı olduğunu fark etmiştim. O günden sonra benimle göz teması kurmaya, sınıf içinde sorumluluk almaya, bir sorunu olduğunda anlatmaya başladı.
Meslektaşlarımızla birlikte, yıl içinde bu ve buna benzer öyle örnekler yaşıyoruz ki.. Yetiştirilmesi gereken müfredat, zor veliler, kalabalık sınıflar, okulun beklentileri gibi nedenler bularak kendi yaralarımıza bant yapıştırıp kısa süreli rahatlamalar yaşayabiliriz. Fakat sırf kabul etmediğimiz, dinlemediğimiz için yüreğine dokunamadığımız hani o arka sırada oturan, gözlerini bizden kaçıran ya da tıpkı benim öğrencim gibi arkadaşlarına, oyuncaklarına zarar vererek kendini kabul ettirmeye çalışan çocuklara ne olacak? Önce kendi etki alanımızdan başlamalı işe.. Öğretmen, kabul eden, dinleyen ve etkili iletişim kurabilen bir yetişkin olarak önce kendi sınıf iklimini değiştirmeye başlarsa sonrasının çorap söküğü gibi geleceğine inancım sonsuzdur.
Yazan: #MGUSP Katılımcısı Elçin Berker
Elçinciğim,
Ben de senin gibi etkin dinlemenin çok değerli olduğunu düşünüyorum. Durumu çok güzel ifade etmişsin. Bazen yoğunluk nedeniyle hepimiz kendimizi otomatik pilota alıp o şekilde davranıyoruz. Karşımızdakini ne kadar iyi dinlersek onu o kadar iyi anlayabileceğimizi, iletişimin o kadar canlı tutulabileceğini çok güzel ifade etmişsin. Ellerine sağlık, sevgiler:)