Kendimize Yolculuk

Kendimize Yolculuk

Mevlana “Gerçek yolculuk kendine yapılan yolculuktur.”der.

Mesleki Gelişim Uzmanlığı Sertifika Programı Modül 1 eğitimine giderken  neler öğreneceğimiz, hangi konulara değineceğimiz hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Yeni bir şey öğreneceğim onlar hakkında renkli kalemlerle not alacağım zaman oldukça heyecanlanırım, tıpkı okumaya başlayacağım yeni bir kitapta olduğu gibi…

Ortaokul yıllarımda kişisel gelişim hakkında kitaplar okumaya başladım. Kütüphanemin çoğunluğu bu tür kitaplardan oluşur. Çünkü hem kendimi yakından tanımak , hem de sosyal hayatımda verimli olmak istiyordum. İnsan , kişisel gelişimini ancak farklı öğrenmelerle gerçekleştirilebilir ve öğrenmenin ne sonu ne de yaşı yoktur.

Mesleki Gelişim Uzmanlığı Sertifika Programı Modül 1 eğitiminde daha eğitimin yapıldığı mekana girdiğimde içim ürperdi. Çok  sevdiğim Mevlananın bir sözü ile karşılaştım. ”Dün dünde kaldı cancağızım ,bugün yeni şeyler söylemek lazım” ve süreç o andan itibaren benim için şevk dolu , merak uyandırıcı bir şekilde başlamıştı…

Örav eğitimlerinden hatırladığım kalem konuşur etkinliği ile başlayan eğitimde önceden duyduğum,  anlamlarını karıştırdığımı anladığım,  “süpervizyon” , ” mentörlük ”ve  “koçluk”  terimlerinin ne olduğunu öğrendik. Süpervizyon dendiğinde aday öğretmenlik yılıma gittim. O sırada belki de bir anlığına etkin bir dinleyici olamadım…  Mentörlük dendiğinde artık yeni öğretmen olmamama rağmen hala süpervizorluk yapan bir rehber öğretmenim olduğunu hatırlamamı sağladı ve koçluk o zaten hiç varolmamıştı. Ama bu eğitimden sonra  “meslektaş koçlarım” bu farklı şapkaları kullanan öğrenme yoldaşlarım olacaktı ve bende bu yolda bir adım atmıştım. Kendine Koçluk bölümünde swot analizi ve yaşam çarkı etkinliklerini yaptık. Arena ,önyüz ,kör nokta…. Yeni terimler öğreniyor post –itlerin birini bitiriyor ötekini yapıştırıyordum. Bu etkinlikten sonra bu eğitimin aslında  senelerdir okuduğum ve çok keyif aldığım kişisel gelişim kitaplarından farksız olduğunu anladım. Kendimi yeniden keşfediyordum. Varoluş amacımı(misyonumu), gelecekte nerede olmak istediğimi(vizyonumu), hayatımdaki değerleri elemeyi ve son 2’ye düşürmeyi, hedeflerimi belirlerken “SMART”olması gerektiğini, ve iyiki buradayım dediğim YÖM gibi olması gerektiğini öğrendim. Öğrenme yoldaşlığı için bunlar sadece birer  başlangıçtı tabi…

İkinci gün İletişim konusundaydık. Okuduğum bir kitapta şöyle diyordu; ”Kişisel gelişim;  başkalarıyla iyi ilişkiler kurmada adımlar atmaktır.  “İyi ilişkiler kurmanın temel taşları iletişim ve  dinleme becerileridir. İnsan ilişkilerinde başkasını olduğu gibi kabul etmenin çok önemli olduğunu öğrendik. Tabi bu karşımızdakinin her söylediğini onaylamamız anlamına gelmyordu. Voltaire’in dediği gibi “Söylediklerini kabul edemem ama konuşma hakkını ölene kadar desteklerim.”

İletişim engellerinden bahsederken aklıma eşimin kızkardeşinin oğlu geldi. Çınar oyun oynamayı çok seven,  ilgi isteyen   ve istediği ilgiyi bulamadığında hırçınlaşan bir çocuk. Annesi onun ihtiyacını çoğu kez karşılayamadığı için 12 iletişim engeline takılıp kalırlar.

-Çınar o yemek bitecek,

-Dondurma istiyorsan biraz uslu  dur,

-Anneannelere dedelere öyle davranılmaz,

-O daha çok küçük,  oyuncaklarını paylaşmayı öğrenmezsen ilerde yalnız kalırsın,

-Sen büyüdün ağabey oldun bebek gibi davranma,

-Sen çok zeki bir çocuksun aslında,

Bu liste bu şekilde uzar gider……

Bu programda öğrendiğim bilgileri  Çınar’ın annesi ile paylaşıyorum. Kendi içsel yolculuğumda bana ışık tutan bu bilgiler  zaman zaman engellere takıldığımı hatırlattı. Sen dilini ben dilinden daha fazla kullandığımı itiraf ettim kendime … Karşılıklı iletişimleri sürdürmek adına ben dilini kullanmaya özen göstereceğime de söz verdim yine kendime

Bu programa katılana kadar belki de iyi bir etkin dinleyici olduğumu sanıyordum. Çinliler  dinlemenin ne olduğunu ; kulaklar, gözler, bölünmemiş dikkat ve kalp işaretleri ile ifade etmiş. Zaman zaman sadece duyduğumu dinliyormuş gibi yaptığımı ,durumu anladım diyerek başlangıçta dinlediğimi bazı ilgimi çeken sözcükleri duyduğumda dikkatimi daha çok yoğunlaştırdığımı ve zaman zaman da eleştirdiğimin farkına vardım. Oysaki bu dinleme çeşitleri oldukça verimsizdi.

Gelelim soru sorma sanatına…   Güçlü soru tanımını daha önce hiç duymamıştım. Öğrenme koçu etkin dinleyici olmasının yanı sıra güçlü soru soran biriymiş. Soruların gücünü kullanarak yoldaşlarımızın durumu anlamalarını,  bildiklerini onaylatmayı, bildiğini göstermeyi   amaçlarız.

Ve geri bildirim; yapılan iş ne olursa olsun insan harcanılan emeğin fark edilmesini  ister. Geri bildirim kişiyi motive eder. Performansını geliştiren sihirli bir değnektir. Geri bildirim verirken olumlu ya da olumsuz olabilir. Önemli olan kişiye değil davranışa yapılmasıdır. Eleştiri ile negatif geri bildirim karıştırılmamalıdır.

Bu üç günün sonunda sanki yeni bir ben tanımış gibi oldum. Sevincimi tarif edemem. Öğrenme yoldaşı  sihirli bir değneği olan bir kahraman olabilir mi ??? Uçma Serra  diyenler olabilir. Ama öğrenme yoldaşlığı deyince gerektiğinde seni bir adım daha öteye götüren , zaman yolculuğu yaptıran ve  içindeki seni ortaya çıkaran biri geliyor aklıma …  Kendi içsel yolculuğumuzda  sihirli değneği olan bu kahramanlara  ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.Daha yolun başı biliyorum. Kendimize olan bu yolculukta  yalnız değiliz. Sihirli değneği olan “Öğrenme yoldaşlarımız” ,  kahramanlarımız yanımızda…


Yazan: Serra Yazaroğlu Balta / YÖM Okulları Öğretmeni

2 comments

Bir yanıt yazın