Mucize, R.C.PALACIO tarafından kaleme alınan görsel bir kitap. GÖRSEL KİTAP şeklinde bir terim var mı bilemiyorum ancak kitabı okurken her sahnesini gözümde bu kadar canlandırabildiğim bir kitap okumamıştım daha önce. Girdikleri odanın kokusunu hissettiğim, yolda yürüyüşlerinin hışırtısını duyduğum, mutlu oldukları anın nefesini aldığım ilginç bir serüvendi benim için.… Hemen konuya gireyim, hikayenin yazıldığı sırada 10 yaşında olan, doğuştan yüzündeki şekil bozukluğuyla hayata başlayan August Pullman, geçirdiği bir dizi ameliyat sebebiyle ortaokula kadar evde annesi tarafından eğitim verilmiş ve artık yüzleştiğini sandığı gerçek dünyayla GERÇEKTEN yüzleşme zamanı gelmiştir. Bu kararı ağırlıklı olarak anne vermiş ama aslında aile üyelerinin ve öncelikle Auggi’nin fikri sorulmuş, okula başladıktan sonra bile tartışılmaya devam edilen karar, bir dönüm noktası niteliğindedir. Herkes için…
“Neden bu kadar çirkin olmak zorundayım, anneciğim?” diye fısıldadım.
“Hayır bebeğim, öyle değilsin…”
“Öyle olduğumu biliyorum.”
Yüzümü öpücüklere boğdu. Suratımın çok aşağısında kalan gözlerimi öptü. İçeri çökmüş gibi görünen yanaklarımı öptü. Kaplumbağa ağzımı öptü.
Bana moral vermek için güzel şeyler söyledi ama sözleri yüzümü değiştiremiyordu.
Auggi, sıkı bir Star Wars hayranı, Cadılar Bayramı’nı iple çeken sıradan olma adayı bir çocuk ancak hayat onu sıradan olmaması konusunda ödüllendirmiş! Oysa August yaşayacağı yepyeni okul macerasına kadar, sıradan olmak için her şeyini verebilirdi..
Auggi Cadılar Bayramı’nı tahmin edebileceğiniz gibi ŞEKER Mİ? ŞAKA MI? seçeneklerinden ziyade, “hepimizin yüzünde maske olsaydı da birbirimizi yüzlerimizi görmeden, önyargılarımız olmadan tanıyabilseydik” bakışından dolayı seviyor!!!
İlginç değil mi?
10 yaşında bir çocuk için ilginç değil mi?
Anlaşılanın aksine kitaba yön veren birkaç karakter var. Auggi’nin dışında tabii 🙂
14 yaşında liseye henüz başlayan, liseli olmanın ritüellerini acı şekilde öğrenen, genç bir kız Via, Auggi’nin ablası. Okul açılmadan Müdürün ricasıyla Auggi’yi küçük bir okul gezisine çıkartarak hikayeye giriş yapan görüntüde sıradan çocuk Jack, Via’ya kötü bir “liseye hoş geldin” sürprizi yapan arkadaşı Miranda. Devam kitaplarında* ÖĞRETİ’leriyle hepimizde kalıcı öğrenme rahatsızlığına sebep olan öğretmen Bay Browne.
Bakarsanız, kitabın sonunda, Okul Onur Ödülü’ne layık görülmek Auggi için, beklenir bir son gibi gözükse de, burada da çok ince bir detay gizli. Bu ödül, tüm bu görüntü bozukluğuna rağmen zorluklara göğüs gererek, okula devam eden, Fen ve diğer derslerde başarılı, örnek çocuk Auggi’ye değil, çevresinde onunla yürüyen ve hatta onun karşısında yürüyen herkese bir şeyler öğretebilmiş Auggi’ye veriliyor.
Devam kitaplarından olan 365 Gün Mucize kitabında, Auggi’nin Türkçe Öğretmeni Bay Browne’nun ÖĞRETİ lerinden biri anlatmak istediğimin tam da karşılığı, diyor ki Bay Browne,
“parlak simlerle çalışmış olan herkesin bildiği gibi, simler şişeden bir kez çıktı mı, onları geri koymak imkansızdır. Elinize bulaşan simleri temizleyemezsiniz. Senden de başkasına bulaşır, parlaklığı günlerce kalır. NEZAKET te böyledir..
Bir kez ruhundan taştı mı tutamazsınız. Parlak, ışıltılı, harika bir şey olarak insandan insana yayılmaya devam eder..”
İşte adamımız küçük Auggi’nin simleri istese de istemese de dokunduğu herkese bulaştı ve Auggi bu Onur Ödülünü bu sayede kazandı. Tanrı tarafından sim kutusu doğuştan August Pullman’a verilmişti bence.
Kitapta cevaplanmayan birkaç detay, devam kitaplarında anlaşılır olmuş. Devam kitapları, arka planda yaşananlar ve karakterlerin bakış açılarını görmemizi sağlıyor. Dedim ya GÖRSEL KİTAP 🙂
Auggi ile tanışın! Tanışın ve bittiğinde, ellerinize henüz bulaşmadığını düşünüyorsanız, simleri farkedin..
Yazan: #MGUSP Katılımcımız Pınar Metin
*365 Gün Mucize, Mucize ve Ben yazarın devam kitaplarıdır.